Dünya televizyonları, Rusya Lideri Putin ile Fransa Lideri Hollande’ın basın toplantısını canlı yayınlıyor. Gece yarısı. Putin, Türkiye’yi DAEŞ’e destek vermekle suçluyor. ‘’Petrol tankerleri Türkiye’ye gidiyor. DAEŞ terörün finansmanını bu ticaretten elde ediyor” demekle kalmıyor, mevkidaşını ve Fransa halkını en hassas noktasından vurarak, ‘’Bu ülkede akan kanda bu ticaretin payı var” mealinden öldürücü darbeyi vuruyor.
Tam o sırada Türkiye’de bir hâkim, tutuklanması istemiyle karşısına getirilen iki gazeteciyi hem de kaçma şüphesi olmamasına rağmen, devletin sırlarını açığa vurduğu gerekçesiyle tutukluyor. Sır denilen haber de MİT TIR’ları olarak bilinen olay. Muhalefetin “Suriye’de radikal örgütlere gidiyor” dediği silahlar konusu... Stratejik akıl bu olsa gerek. İstanbul’dan Putin’e “Al da kullan” denilen bir malzeme hediye edildi. Tezimiz doğru demelerine yarayacak büyük bir malzeme verildi. Nitekim yabancı ajanslar haberi aynen şöyle geçti: “İki gazeteci, Türkiye’nin Suriye’deki İslamcı muhaliflere silah gönderdiği öne sürülen bir haber nedeniyle tutuklandı...”
Elbette iki gazetecinin tutuklanması olayına sadece bu gözle bakmak insaflı değil. Kamuoyunu bilgilendirmenin sınırlarını tartışmaya açan bir karar bu. Devletlerin sırrı vardır ve devletler bu sırrı korurlar. Hele gazetecilerle paylaşmazlar. Ve her devletin çizdiği sınırlar var. Fakat, sır denilen şey mevcut kanunlara göre suç ise bu sırrın açığa çıkarılması kamusal bir görevdir. Bu görevi gerçekleştirenlerin tutuklanması kabul edilemez.