Toplumun, ekonomik tabirle tüketicinin gelecek dönem beklentisi, hele seçime gidilirken, tüm partilerin dikkate alması gereken bir faktördür. Dün Türkiye İstatistik Kurumu “Tüketici Güven Endeksi”ni açıkladı. Hiç iyi bir tablo yok önümüzde. “Algıdır geçer, düzeltiriz” türünden bir okuma yapmak, özellikle iktidar partisi açısından lükstür.
Çünkü bu veriye bakarak şunu söyleyebiliriz: Tüketici gelecekle ilgili endişeli ise tüketmekten vazgeçme eğilimindedir demektir. Endişeli demektir. Ekonomide kötümser beklentileri dile getirenleri daha inandırıcı bulur demektir. “Maddi durumum giderek kötüleşecek” diyenlerin sayısındaki artış, siyaseten alternatif arayanların çoğalmasına yol açar. Yani iktidar açısından bu anket sonuçlarını hafife almak, ağır bir siyasi faturaya kapı aralamak anlamına gelir.
Tüketici Güven Endeksi’nin zirve yaptığı yıllara baktığımızda Türkiye’de hızlı reformların yapıldığı, AB ile ilişkilerin geliştirildiği yıllara denk gelmesi tesadüf değil. İşi olanın işsiz kalma, hanenin maddi durumunun giderek düşeceğine inanma ve tasarruf edemeyeceğine yönelik inancın güçlenmesinin ekonomik canlanmaya olumsuz etki yapacağı da açık.