İki ateşten top var: Bedelli askerlik ve af. Türkiye, yurt içinde ve yurt dışında terörle savaşıyor. Şehitler geliyor. Çocuklar yetim, kadınlar dul, anneler evlatsız kalıyor. Askerlik vatan görevi, seve seve gidilse de, yapmak zorunlu.
Yine de dikkat çeken bir durum var; şehit cenazeleri hep sıvasız evlere, köylere, kasabalara, ayağındaki yarım pabucuyla koşturmuş babalara gidiyor! Sadece gariban çocukları mı askere gidiyor? Yurt içinde ve dışında terörle mücadele bu kadar zorlu giderken, kim bir tek oğlunu gözü kapalı askere yollar?
Hele bir biçimde işini gücünü, hatta evini barkını kurmuşsa, çoluğu çocuğu varsa? Yaşını başını almışsa? İşte onlar diyor ki verelim parasını, bizi muaf tutun. Bir evini satmaya hazır olan var. Olmayan? Askere gidecek! Sıkıntı burada. Hele seçim arefesinde, iki oğlu da askere gitmemiş bir cumhurbaşkanı adayı, nasıl bedelli askerlik çıkarsın? Kendi oğlu askere gitmiş rakip aday meydanlarda bağırmaz mı bunu?
Bir yandan da bunun oy getireceğini biliyor, birkaç yüz taksici için UBER’i iptal etti. Onun için soru geldiğinde yarım ağız, seçimden sonra diye geçiştiriyor.
Açıklamayı da aday olmayan Başbakan’a bırakıyor, birikmiş aday sayısı 5.5 milyonmuş, bunların eritilmesi 16 yılı bulurmuş, bedelli askerlik şartmış. Niye şart? Sistemi değiştirin. Gençler en verimli yıllarında hayattan tamamen koparak 18 ay değil, 6 ay askerlik yapsın. Hatta eğitim hayatları sırasında yaz aylarında tatil yapmayıversinler de askere gidip gelsinler. Çare mi yok?