Ramazan Bayramı’nın ilk günü. Çoğunuz için tatil demek.
Memlekete gitmek! Seyahate çıkmak. Okulların da tatil olduğu
günlere denk geldiği için varsa, yazlığa gitmek. Hiç biri yoksa
büyüklere ziyarete gidip ellerini öpmek, bayram yemeği yemek. Bu
mudur?
Keşke eski güzel günlerdeki gibi bu olsa! Annemin bize güzel
elbiseler diktiği, o güzel elbiseyi ve yeni ayakkabılarımı giymek
için sabahı bir türlü edemediğim gecenin bitmesini beklemek! Ne
yazık ki bayramın tadı da yok, anlamı da yok. Hani dargınların
barışması, sevenlerin kavuşması filan ya, ülke ahalisi yarma
şeftali gibi ikiye bölünmüş, birbirine diş biliyor.
Birinin ak dediğine diğeri inat olsun diye kara diyor. Biri
gülüyor diye öteki ağlıyor. Ortak değer ve sevgi kalmamış, suçlama,
iftira, küfür kafir gırla gidiyor. Eski güzel günlerde komşun aç
yatıyorsa senin tok yatmanın imkânı yoktu. Şimdi ölsen bakan
olmuyor. Kusura bakmayın ama benim için bayramın tadı
yok.
Çünkü ülkede ADALET yok.
Adalet arayan insanlar kendilerini sokağa vurmuş, yürüyor.
Binlerce kişi yollarda ayakları kanayana kadar taban tepiyor ve bir
şeyler anlatmak istiyorsa ben bayram mı yapacağım? KHK’larla yüz
binin üzerinde insan sorgusuz sualsiz işlerinden atılmış ve açlığa
mahkum edilmiş, haklarını arama hakları da yokken ben bayram mı
yapacağım?
İşimi istiyorum diye açlık grevine yatmış iki insan göz
önünde ölmesin diye hapse atılmışken ben nasıl bayram şekeri
yiyeceğim? Devletin vatandaşına şefkati kalmamış, çığlıklara
kulaklarını tıkamışken hangi akraba ziyaretinde mutlu
görüneceğim?