Bugün pespembe bir yazı yazmak istiyorum. Günlerdir kararan
içinizi bir de ben karartıyorum zaten. Halbuki şu ortamızda duran
çizgi var ya, onu bir adımda atlayıp karşı tarafa geçtiğinizde her
şey pespembe! Hatta harika, şahane! Ekonominin ve de Hazine’nin ve
hatta Merkez Bankası’nın teslim edildiği Damat
Albayrak’a göre enflasyon da kontrol altında, durum gayet
iyi. Bunu tartışacak değilim, (tartışanı içeri atıyorlar) sadece
bazı münafıkların “4 kişilik bir aile için insani geçim endeksi en
az 2 bin 500 TL olmalıdır” hesabını nasıl yaptıklarını anlamıyorum,
kim bu insanlar ve onlara niye Nobel ödülü verilmiyor?
Ekonomiden anlamadığım belli, siyasetten anladığımı zannediyordum
ama meğer hiç mi hiç anlamıyormuşum? Yerel seçimlerde partisinin
ısrar ve hatta zorlaması üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı’na adaylığını koyan ama neme lazım deyip Meclis
Başkanlığı koltuğunu da bırakmayan Binali
Yıldırım, kendisine anayasanın 94. maddesine göre istifa
etmesi gerektiğini hatırlatanlara “seçime katılmanın siyasi bir
faaliyet olmadığını” söyledi! İtirazlar üzerine de “bana ne, bana
ne, madem öyle, seçime katılan herkes istifa etsin!” diye
milletvekillerini gösterdi ki aslına bakarsanız, biraz oyunda
mızıkma durumu gibi görünse de haklı? Onlar niye istifa etmiyor?
Herkes istifa etsin.
Anlamadığım konulardan biri de seçmen nüfusunun denizdeki gelgit
dalgaları gibi hareketliliği. AKP’li bir hayırseverin evinde
birdenbire 40 kişiyi beslediği ortaya çıkıyor, Şırnak Uludere’deki
seçmen nüfusu birkaç ayda 2 bin artıyor. Seçim siyasi olmasa da çok
verimli, nüfus patlamasına yol açıyor!
Cumhurbaşkanının son konuşmalarını da çok beğeniyorum. Hele bir
makale yazmış, New York Times, birinci sayfasından yayımladı.
Makalenin içeriği Türkiye’nin tezlerini öz...