Arkadaşlarının çağırdığı isimle “Peri” Perihan
Çakıroğlu, meslekte neredeyse benim kadar eski bir
gazeteci. İlk kitabını ise gururla getirdi önceki gün. Epeydir
“işsiz gazeteci”. Dolayısıyla toplantıdan toplantıya kulis ve haber
toplamak için koşmadığına göre artık bir kitap yazmak için yeterli
zamanı vardı ama hayat kolay mı, çocuklar, sorunlar derken önce ne
yazacağına karar vermiş, sonra da sessiz sedasız yazıvermiş.
Arkadaşlarının kitaplarını yazıyorsun hep diye bir sitem gelmesin
aklınıza. Masamın üstünde okunmayı bekleyen onlarca kitaptan pek
çoğu arkadaşımın ama ben daha çok güncel bir konuya oturttuğum
zaman kitaptan bahsediyorum. Peri’nin kitabının öne geçme nedeni
ise konusu. Peri yıllarca ekonomi muhabirliği, ekonomi yazarlığı
yapmasına karşın, bu kez bambaşka bir işe, siyasete soyunmuş ve en
son çalıştığı gazete olan Bugün’den hareketle FETÖ’ye bile bile, el
ele nasıl gelindiğini anlatmış, çok yalın, çok sade, çok temel
noktalarıyla. Balık hafızalı olduğumuz için hepimize lazım böyle
hatırlatmalar, elimizin altında durmalı, gerektikçe bakmalıyız.
Peri, siyasi haber bile yazmadan, siyasi gelişmeleri nasıl mı
yazmış? Koşullar onu o gazeteden o gazeteye savurdukça, ekonomi
söyleşileri yaptığı kişiler siyasetin de içinde olunca, belki daha
da iyi görmüş. TÜSİAD’dan MÜSİAD’a ve TUSKON’a nasıl gelindiği,
hangisinin nasıl kurulduğu derken Peri’nin iş değiştirmeleri
arasında Türkiye’nin de virajları, iktidar değiştirmeleri, bu
değişikliklerin nasıl da ekonomiyle bağlantılı olduğu ve
savrulmaların sonunda Erdoğan’ın İstanbul Belediye
Başkanlığı’na seçilişi, ardından arkadaşlarıyla Milli Görüş
gömleğini çıkarıp AKP’yi kurup iktidara gelişleri ve birlikte yola
çıktığı arkadaşlarının çoğunun yol kazalarında saf dışı edilip
bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümeti denilen tek adam rejimine geçişi
tatlı tatlı anlatıyor. Cemaat gazetesin...