Bolu
Yürüyüşe katılanların tek derdi var: seslerini duyurmak! Bu nedenle ne sağlıklarını düşünüyorlar, ne rahatlarını. Gittikçe artan bir kalabalık, çoluk, çocuk yürüyor! Hem de asfaltın üstünde, kimi zaman güneşte, kimi zaman yağmurda, kimi zaman koşarak, çünkü yürüyüş temposu hayli hızlı. Günde iki bazen üç kez mola vererek, 5-6 km den günde 20 km yürümek ne demek?
Sıradan insanlar bunu yapamaz diyorsunuz ama en başta yaşı 70’e yaklaşmış bir genel başkan, gıkı çıkmadan ve seri bir tempoyla yürüyünce, arkasındaki herkes de yürüyor! Ayakları şişiyor, ayakkabı vuruyor, kanıyor, tırnakları morarıyor, düşüyor, sarıp sarmalayıp yürüyor. Bacaklarına kramplar giriyor, sırtları ağrıyor, kimsenin derdi değil, mola yerine varınca üstüne bir de halay çekiyorlar! Demek ki bıçak hakikaten kemiğe dayanmış.