İstiklal Caddesi’ndeki Arap turist kalabalığına ve Kahramanmaraş dondurmacılarının şovuna takılmadan yürümeye başlayın. Arter, Koç, Yapı Kredi, Akbank’ın sanat merkezlerine ve Pera Müzesi’ne uğrayın. İKSV tarafından düzenlenen Okullar Okulu temalı, 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin, hepsini anlamasanız, bazılarını sevmeseniz bile şaşırıp kalacağınız, ufkunuzu açacak bir işine mutlaka rastlar, başka dünyalara gidersiniz. Ben örneğin Yapı Kredi’deki “SUDA UMUT” projesine bayıldım! Koç ve MEF Üniversitesi öğrencileri tarafından hazırlanan proje, çok hayat kurtarabilir. Bütün bilim insanlarının uyarmasına göre İstanbul depremi pek yakında kapımızı çalabilir ve ortaya tam bir felaket senaryosu çıkar. Hâlâ okumadıysanız tavsiye ederim, bu senaryoyu Mine Kırıkkanat, Bir Gün Gece adlı kitabında pek güzel anlatır. İstanbul’u en az 7 büyüklüğünde vurması beklenen deprem sonrası on binlerce bina yıkılacak, ki bunların hangileri olduğu bile belediye tarafından saptandı, binlerce kişi ölecek ama asıl kalanlar için felaket başlayacak. Nerede kalacak, nasıl yaşayacaklar? Son Körfez depreminden sonra İstanbul’da deprem sonrası toplanma alanı olarak saptanan yerlere bile bugün AVM’ler ve koca binalar oturtulmuş durumda. Binlerce kişiye çadır kurmak için bir karış bile boş yer yok. Uzatmayalım. İşte gençler bu olası felaket durumu için açılır kapanır konut projesi geliştirmiş. Bir tür tavla kutusu gibi düşünün. Açıp ayağa diktiğinizde 4-5 kişinin yaşayabileceği ev oluyor. Bunlardan deprem olunca kullanmak üzere bir sürü hazırlıyorsunuz. Kapalı olunca çok yer tutmuyor. Peki açıp da nereye koyacağız, yer yok dedik ya? Haliç’e! Evet, sudaki umut Haliç. Depremde karada yer yoksa suda var. Haliç, sakin ve tsunami tehlikesi olmayan bir tür kanal. Yüzen evler, Haliç’e, Asya’daki tekne kondular gibi yan yana diziliyor. Mahalleler oluşturuluyor! Suda ulaşım da kolay, çünkü karada yollar da tahrip olmuş. Allah muhtaç etmesin, belli m...