Türk milleti demokrasiyi seviyor, sahip çıkıyor. Kendi usulünce! Seçim olunca ciddiye alıyor. Sandığa gidiyor. Oyunu verip kulağının üstüne yatmıyor. Kazanmak için ne lazımsa yapıyor. Sevdi mi ölümüne seviyor, adayı iyi yapmış, kötü yapmış diye bakmıyor. Seçimlerde biraz kan da dökülüyor, biraz hırsızlık da yapılıyor, biraz kavga da çıkıyor, kutlamalar erken başlayıp havaya silah da sıkılıyor.
Tabii bunları hazmetmek, kabullenmek de kolay olmuyor. Ben her seçim sonrası ekrana davet edildiğimde, mensup olduğum siyasi görüş her seferinde kaybettiğinden, bunun sosyolojik nedenlerini açıklamaktan bıkmıştım. Türk halkının çoğunluğu muhafazakar, dindar, milliyetçi. Bu topluma kadın aday, Alevi aday, sosyal demokrat aday, fazla okumuş yazmış aday, şehirli aday kabul ettirmek zor. Yabancılıyor.
Bu tür adayları kıyılar, büyük şehirler seçiyor. Bu seçimde söz konusu bir tür başkan seçmek olduğu için aday daha da önemliydi. Hayattaki her şeyimize karışacak, karar verecek birini seçeceğiz sonuç olarak, babamızdan beter. Her zaman olduğu gibi tuttuğum tarafı açık yüreklilikle destekledim. Kendini tanıtma ve propaganda yapma süresi çok az olmasına rağmen İnce’nin şansı olabileceğine de belki inanmak istediğim için inandım!