Sevgili dostlar, “2001 krizi” diye algılanan ve “anayasa atıldı” gibi anlamsız bir etiketle sunulan süreç, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurumlarına içeriden-dışarıdan planlanıp-yönetilen bir diz çöktürme” darbesi olup, “dönemin iktidar sahipleri” başta olmak üzere birçok şahıs ve kurumun, isteyerek-istemeyerek suça iştirak etmeleri ile sonuçlanmıştır! 2001’de yaşananların “anayasa atılması” ile en küçük bir bağı yoktur! O sadece “işin paketi” olup, Türkiye “iç-dış YERLEŞİK DÜZEN” tarafından her anlamda çarpılıp, budanıp, boyunduruk altına alınmış ve “refleks göstermesi” gerekenler, finansal-entelektüel eksiklikleri ve siyasi basiretsizlikleri sonucu maalesef ağzı açık yaşananları seyretmişlerdir... İşin ilginç tarafı ise 2001-2003 arasında yaşananlar aslında 1990-1993 arasında başlayan sürecin devamı olup 1993’te başta rahmetli Özal olmak üzere aramızdan ayrılan isimler ve sonrası değişen iktidar ve gelen 94 krizi ilk halkadır... Bugün zinciri halkalarına ayırıp analiz etmeye başlayacağız... İlk adım 2001 krizi... Peki 2001’de tam olarak ne oldu? Bu ülkede neden yaşanana tam bir teşhis konamadı ve “anayasa atıldı” gibi basit bir etiketleme genel kabul gördü? Bu noktada yaşananları bir daha hatırlayalım; 1-1999 yılının 6. Ayından itibaren Türkiye, tarihinin en büyük para-sermaye piyasaları “manipülasyonuna” muhatap olmuş ve “AB-IMF” algılaması altında İMKB 100 endeksi 1999-6. Ayından başlayarak 2000-17 Ocak sabahına kadar “dolar bazında” 9 katına kadar şişirilmiştir... 2-Bu giriş yaşanırken MB ve Siyasi Otorite “ne olduğunu” idrak edemeyerek veya etmesine rağmen “sessiz-tepkisiz” kalarak, “şişirme” operasyonuna iştirak etmiştir...