Bir soru soralım; “Batı dünyasının” daha doğrusu “emperyal düzenin”, Osmanlı’yı ve sonrasında kurulan Cumhuriyeti, Orta Asya-Ortadoğu coğrafyasında “destekleme görünümlü düzenleme” istekleri son 100 yıl boyunca nasıl gelişti, neler oldu?
Soru “birkaç kademeli ve bence bugünü anlama açısından” çok önemli !
Sevgili dostlar, konuya Almanya-Osmanlı, Osmanlı-Rus çizgilerinden başlayarak göz atalım ve ana konuyu “dönemlere” bölerek analiz edelim...
1. Dönem: Avrupa’nın idealleri uğruna, Müslüman coğrafyasına tezleriyle hâkim olabileceği düşünülen İstanbul’un dönüştürülmesi ve özellikle Alman çıkarları uğruna kullanılması süreci Osmanlı’nın gücünü kaybetmesi ve “Batı blokundan” borçlanmasıyla başladı. Bu dönemde borçlanma Londra ve Paris merkezli yapılmasına rağmen, siyasi anlamda Almanya diğerlerinden ayrışarak Osmanlı üstünde kesin bir avantaj elde etti... Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Müslüman olduğu haberleri eşliğinde, Ortadoğu’ya hâkim olma yolunda, İstanbul coğrafyası bütün unsurlarıyla kullanıldı. Bu süreç 1. Dünya Savaşı ile son buldu! Rusya dönem dönem “alternatif mi” sorusunu sordursa bile, İngiltere ile Osmanlı’yı parçalamaya yönelik GİZLİ İLİŞKİSİ, bugün belgelerle de kanıtlandığı gibi, Osmanlı’nın sonunu hazırlayan unsurlardan biri oldu !
2. Dönem: 2. Dünya Savaşı’nda ve öncesinde de durum farklı değildi. Potansiyel bir Rus (komünizm) tehlikesine karşı dine dayalı sivil unsurlar, ABD ve Almanya tarafından harekete geçirildi. Bu süreç, Almanya’nın Ortadoğu petrollerine dokunmadan Orta Asya petrol bölgelerine ulaşması şartıyla İngiltere ve Fransa tarafından da desteklendi. Savaş sonrası Türkiye’nin NATO’ya katılım sürecinde dahi Türkiye kurulacak bir Ortadoğu Komutanlığı mantığıyla yapıya zoraki alındı. Bu süreç İkinci Dünya Savaşı’ndan 1989 Berlin Duvarı’nın çöküşüne kadar kademeli olarak devam etti.