Son birkaç yıldır “Türkiye-Rusya” denklemi, Yeni “Amerika-Türkiye-Rusya” üçgeni ve “YENİ BATI bizim için Amerika olacaktır” gibi kavramları sorguluyor ve özellikle Osmanlı’dan başlayan Türk-Rus çatışmasının Amerika’nın da katılımıyla yeni bir işbirliğine dönüşebileceğini detaylandırmaya çalışıyorum...
Bildiğiniz gibi Türk-Rus çatışmasının son halkası Kırım savaşı ile ortaya çıkıyor ve Batı’dan bu savaşı finanse etmek için borçlanmaya başlayan Osmanlı’nın sonu “BORÇLARIN BATILILAR TARAFINDAN” idaresi daha doğrusu “maliyeye el konması” ile daha hızlı geliyor. Bu gerçek bize uzun süredir aynı soruyu sorduruyor; Neden bu çatışma? Yeni bir işbirliği ortaya çıkabilir mi ?
Sevgili dostlar, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Başbakanlığından başlayan bir süreçte Türk-Rus dinamiğinde ve özellikle Türkiye-Amerika-Rusya denkleminde tarihi “sapmaları da” düzeltecek şekilde önemli adımlar atıyor, “Dostum Putin” dediği Rusya Devlet Başkanı nezdinde Rus coğrafyasına elini uzatıyor. Aslında büyük bir yük altına giriyor ve Coğrafyamız adına yeni bir yol açarken, Batı’nın zorlandığı noktalarda “açılımın” önünü risk alarak da olsa açıyor.
Bu tespitler sonrası gelelim son döneme...
Türkiye’nin attığı bütün adımlara rağmen Rusya, “sözde Ermeni meselesi”, “Kırım’da yaşananlar” ve “Suriye Gerçekleri” gibi denklemlerde maalesef kendine uzatılan eli “görmezden” geliyor ve Batılı diplomatların “Ruslara güvenmemek için sebepler” diyerek saydıkları detayları haklı çıkarmak için uğraşıyor, elinden ne gelirse yapıyor... Putin maalesef daha da ileri gidiyor ve “Türkmenleri hedef alırken” Rusya-İran-Suriye çizgisinde sanki bir yay çizerek “kendine el uzatan Türkiye’yi” kuşatıyor.