Çok değerli bir dostum hep şu cümleyi söylerdi; “ithal aydınlar, bir ülkeye çok büyük zarar verebilir... Aynen 1830’lar sonrası Osmanlı ve 1930’lar sonrası Türkiye’nin düştüğü durum gibi”...
Bu noktada Rusya’ya giderken, hakkında sürekli konuşulan başka bir ismi de “analize dahil edelim” ve soralım; Petro Rusya’ya ne yaptı?
1830’lar sonrası “Batılılaşıyoruz” kafasında olanlar, Osmanlı’ya ne yaptı ? Hatta 1930’lardan özellikle Atatürk’ün ölümünden sonrası sahayı ele geçiren “ithal kafalar”, nelere sebep oldu?
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın “milli olan” vurgusu yaparak yolu açtığı şu günlerde bazı gerçekleri cesurca tartışmaya hazırsanız, başlayalım...
Sevgili dostlar, önemli Rus düşünürlerden yaptığım alıntıyı paylaşayım; “Avrupalı olma sevdasıyla Rusya’ya neşter vuran Petro, Cengiz Han’ın o topraklar üzerinde bıraktığı en önemli miras olan ‘hizmet devleti’ kavramını yıktı ve vatandaşların etnik, dini, sosyal ayrışmadan bağımsız değerlendirilmesi dinamiğini ortadan kaldırdı”!
Bu noktada şu soruyu soralım; Rusya’da yapılan “geçmiş-gün” ilişkisini kesmekti peki Osmanlı-Türkiye geçişi sırasında yapılan neydi?
Cumhuriyetin kurulduğu, imparatorlukların tasfiye olduğu bir dönemde; “kuruluş-ulus inşa edilmesi” sürecinde “taşıma ve özenti akıl ile” zorlanan evrim ve reformlar, Türkiye’yi topraktaki köklerinden kopararak, “topraktaki ağacı, saksıdaki bitki haline getirmiş olabilir mi” sorusu çok önemli! Birkaç soru daha; Türk insanı “Petrovari denemeleri” kabul etti mi? Bugün yapılan “Batı hayranı adam” dayatması sokakta karşılık buluyor mu ?