Türkiye “en önemli seçimine” giderken bazı gerçekleri not etmekte büyük yarar var. Bu seçim Türkiye’nin kader seçimi... YA YERLEŞİK DÜZEN yeniden bizi esir alacak, ya da başladığımız yolda esaret zincirinin son halkalarını da kırıp hedefe ulaşacağız...
Sevgili dostlar, bu söylediklerimi temellendirelim ve sorgulayalım... 1946-2003 arasında Türkiye’de yaşananları ve özellikle “ekonomik dalgalanmaları takip eden siyasal manipülasyonları” dikkatli analiz edenler; 1980-1994 1997-1998 ve sonrasında bu ülkeye iktidar biçmeye çalışanları görebilirler... BU ARKADAŞLAR bu ülkenin kanını her türlü emmek için hep pusudaydılar ve hala akıllanmadılar... Sözde “ESTABLISHMENT”... Bugün de gördüğümüz Seçilmiş Lider ve Türkiye’ye karşı SON SALDIRIYI gerçekleştirenler yine bunlar!
Peki her fırsatta etkili olmaya ve zaman zaman sağ-sol arasında yer değiştirerek çalışan bu yapının amacı ne?...
Daha önceki yerleşik düzen yazılarımda kullandığım detayları da yeniden paylaşarak, bazı tespitler yapalım sonrasında bu yapılanmaya karşı duranlara ve ÖZELLİKLE ‘ERDOĞAN’A KARŞI BÜYÜK KOALİSYON NEDEN KURULDU’ SENTEZ’i ile bitirelim...
1- 1946 devalüasyonu ile küresel sisteme teslim olma sürecini tamamlayan Türkiye’de, dışarıdaki güçlerin içeride yarattığı burjuva ve onun yan kollarının, TSK’ya sızmış diğer kollar ile birleştiği, yerleşik medya ve yerleşik finansal yapının biz kontrol edelim amacıyla kullandığı güçler birliğini YERLEŞİK DÜZEN olarak adlandırabiliriz! Siyasi otoriteye istediğini yaptıramayan bu güçler, her dönemde finansal ve basın manipülasyonu yoluyla yönetenleri zor durumda bırakmayı denerler.