Son 6 yıldır yoğunlaşmış bir şekilde PKK açılımı yapan CHP’nin gerçekleştirdiği Barzani ziyareti gündemde tartışılıyor ama bizi zerre kadar şaşırtmadı. Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili yazımda da belirtmiştim. Zaten CHP geçtiğimiz yıllardan itibaren “Bölgesel Kürt Yönetimi bütün yumurtalarını sadece AKP sepetine koymasın. Çünkü AKP bugün var yarın yok. Bütün siyasi oluşumlarla ilişkilerin götürülmesi uzun vadede Bölgesel Kürt Yönetimi’nin de işine yarar.” çağrılarında bulunmaya başlamış, Barzani’nin sözcüsü Sefin Dizayi’yi CHP Genel Merkezi’nde konuk etmiş, Barzani’nin danışmanı Hemin Hewvrami’yi konferansına getirmişti. Hatta CHP daha da ileri giderek Barzani’nin 25 Eylül 2017’de yapmaya kalktığı sözde Kürdistan için bağımsızlık referandumuna destek vermişti.
Çok net destek verdiğini de “Referanduma Destek Komitesi” olarak CHP Genel Merkezi’ne giden ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu makamında ziyaret eden Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek’in, “Görüşme oldukça olumlu bir atmosferde geçti. Olumlu bir görüşme oldu” sözünden, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek’in “Kemal Kılıçdaroğlu görüşmemizde bütün milletlerin olduğu gibi Güney’in de referanduma gitmeye hakları olduğunu söyledi” şeklindeki sözlerinden öğrenmiştik. Tüm bunlar ortada iken şimdi CHP’nin heyet göndererek Barzani’yi ziyaret etmesinin nesine hayret ediliyor anlaşılır gibi değil…
CHP; PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin siyaset üssü olmuş bir partidir. Elbette bu terör örgütlerinin bölgedeki sevincini sevinç, üzüntüsünü üzüntü edinecektir. O yüzden CHP aslında tam zamanında ve bölgede Barzani güçlerinin ve PKK teröristlerinin kanlı kavgasında büyük ihtimal ara buluculuk yapmaya gitmiştir. “Kürt Sorunu” ifadesi emperyalizmin bir tuzağı olduğu hâlde Barzani’ye “Kürt Sorununu biz çözeceğiz” demeleri bunun somut bir delilidir.
CHP’ye göre HD(P)KK iş birliği ve ittifak yaptığı dostu YPG vatanını korumaya çalışan bir oluşum… O yüzden bunların ABD’nin gösterdiği bölge hedefleri için Barzani ile çok iyi geçinmesi lazımdır. Türk devletinin terörle mücadelesi hem terör örgütü PKK hem de Barzani üzerinde çok büyük baskı oluşturmuş durumdadır. Türkiye’nin kararlılığını gören Barzani düne kadar beslediği, büyüttüğü terör örgütü PKK’nın hareket alanını kısıtlamış, PKK da bunun karşılığında Barzani’nin Peşmergelerine saldırmaya başlamıştır. Çatışmalar çeşitli aralıklarla 1 yıldır sürmektedir.
Ben de bu konuyla alakalı, Kasım 2020’de “Barzani-PKK kavgası nereye varır?” başlıklı yazı yazmış ve o yazıda “Türkiye bu terörle mücadele kararlılığından vazgeçmediği sürece Barzani’nin köşeye sıkışma hâlinde ne olursa olsun değişiklik olmayacaktır. Türk devleti artık Kandil civarında operasyonlarını sıklaştırmış ve MİT-TSK iş birliğiyle birçok teröristbaşı leş hâline getirilmiştir. Barzani Irak’ın kuzeyinde bölgesel sıkıştığı gibi, terör örgütü PKK da Kandil’de sıkışmıştır. Türkiye terörle mücadele konusunda Barzani’ye yaptığı baskısının sonucunu görmüş ve devamını da getirmelidir. Barzani-PKK kavgası olarak gözüken manzara, Türkiye tarafından çok dikkatli takip edilmelidir. Barzani ‘hamamın namusunu kurtarmak’ adına mı PKK kavgası yapıyor gibi gözüküyor yoksa gerçekten bir güç ve alan kavgası mı yaşanıyor iyi anlaşılmalıdır. Barzani ve ailesi, asırlardır emperyalist güçlerin “Kürdistan kurma” piyonu olarak kullanılmaktadır. Barzani piyon, PKK piyon…