Öcalan’ın mektubu, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkması ve CHP'yi desteklemekten vazgeçmeyen HD(P)KK-1
Daha önce defalarca yazdım. Bugün gördüğüm lüzum üzerine bu konuya daha ayrıntılı bir şekilde değineceğim. Malum konumuz yerel seçimler öncesi teröristbaşı Öcalan’ın HDP’ye yaptığı çağrıyla ilgili mektup ve kardeşi Osman Öcalan’ın TRT Kürdi’ye çıkarılıp röportaj yapılmasıydı. Bu yaşanan olaylar üzerinden yaklaşık iki sene geçti. Hâlâ HD(P)KK ile ilişkisi, ittifakı, iş birliği olan kim varsa kendi ihanetinin üzerini örtmek için uzatılan mikrofonda, yazdığı gazetede, yorum yaptığı ekranlarda “Siz de Öcalan’ın mektubunu yayınladınız, kardeşi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkardınız” savunmasını yapıyorlar. Bu savunmayı yapan hangi gazeteciyi, siyasetçiyi, yorumcuyu görsem “acaba beyinsizliği en dibe mi çöktü?” diye kendi kendime soruyorum. Çünkü bu cümle ile savunma yapan kim varsa HD(P)KK safından seslenen kişidir. HD(P) KK ile ittifak yapan saftan seslenmese, onlarla bir bağı olmasa “Adam hassasiyet sahibi olduğu için konuşuyor” diyeceksin. Ama zerre bir hassasiyeti yok. HD(P)KK’nın her şeyine sahip çıkıyor ama Öcalan kardeşlerin mektubu ve röportajı üzerinden kendine savunma sistemi kurma kurnazlığına girişiyor.
Oysa teröristbaşı Öcalan’ın mektubu sonrasındaki gelişmeler ve Osman Öcalan’ın TRT Kürdi’ye çıkarılması CHP ve yancılarının maskesini düşürecek bir hadisedir. Öncelikle şunu belirteyim; planlayan ve uygulayan açısından “İti ite kırdırma” taktiği zamanlama ve aracı olarak kullanılan tiplemeler üzerinden değerlendirildiğinde bu konu hükümete külfet olmuştur. Götürüsü getirisinden çok olan bir hadisedir. Hele ki “tarihin en büyük terörle mücadelesinin yapıldığı bir zamanda” planlanıyor ve uygulanıyorsa bunun daha sağlam temeller üzerine yapılması gerekirdi.
Bu konularda ilk günden itibaren hangi yorumları yaptığım arşivlerde mevcuttur.
Son 6 yılda 18 bin 350 terörist leşi alan Türk devletine ve hükümetine “terörle mücadele etmiyor” diyebilecek var mıdır?