Sözcü gazetesi 2021 yılının ilk gününde “2020’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı” manşetiyle çıktı. Sözcü o manşetinde koronavirüs, sel ve deprem gibi felaketlerin yer aldığı listede Ayasofya’nın açılışına da yer verdi. Sözcü gazetesinin Ayasofya’nın açılışını felaket olarak göstermesi, Türk medyası içine yerleşmiş Bizans ruhundan bir kesit olmuştur. Haçlı ordularının Sözcü’sü olsa ancak böyle olurdu. Bünyesindeki müzelik solcularıyla, ihanete her türlü uyum sağlayacak kadrosuyla Sözcü gazetesi elbette kendine yakışanı yapmıştır. Müslüman ve Türk hassasiyeti taşısa Ayasofya’ya bakışları elbette felaket kategorisinde olmazdı. Ama kendilerini Haçlı ordularının şövalyesi sanınca Ayasofya’nın ibadete açılması onlar için bir felaket, onlar için bir ızdırap olmuştur.
Geçmişte “Ben olsam Türkiye’ye Ramazan’da saldırırdım” diyen Emin Çölaşan bu gazetenin sembol yazarıdır. Gerisini siz düşünün. İftar saati Türk güvenlik güçlerinin “mayışmış, aç, susuz ve yorgun” olduğuna dikkat çekerek “Terörist olsam eylemimi iftara yakın koyarım” ifadeleriyle düşman ülkelere, teröristlere akıl veren Emin Çölaşan gibilerin olduğu yerde Ayasofya’nın ibadete açılmasının bunlar için bir anlamı olur mu?