Heval Kemal, Heval Meral, Heval Pervin birliktelik kurdukları günden bu yana “Hisseli Harikalar Kumpanyası” oynuyorlar, biz de bu eğlenceyi izliyoruz. Ali Babacan’ı, Ahmet Davutoğlu’nu, Temel Karamollaoğlu’nu da ihtiyaç hâlinde kullanmak üzere yardımcı oyuncu yaptılar, onlara da ihtiyaç duydukça sahneye çıkarıyorlar. Bunların kurduğu “Hisseli Harikalar Kumpanyası”nda her türlü oyun ve tezgâh var. Oyun içinde o kadar oyun oynuyorlar ki, rezil oldukça da sahnelemekten geri durmuyorlar.
Bunlara “oynayın” diye kim sürekli senaryo yazıp ellerine veriyorsa “Hisseli Harikalar Kumpanyası” oyuncularının başı döndü. Başı dönmese, Kemal Kılıçdaroğlu her sıkıştığında “Ülkücü kardeşlerim, ben de milliyetçiyim, Ülkücüyüm” diye ortaya çıkar mı? Bir adam bu kadar mı komik olur? Oluyormuş demek ki?
Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan 2017 referandumundan bu yana “Ülkücü kardeşlerim, ben de milliyetçiyim, Ülkücüyüm” şeklinde siyasi şaklabanlık yapıyor. Bazen de halkı “Bozkurt” işaretiyle selamlamaya kalkarak komedide sınır tanımıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne zaman “Ben de milliyetçiyim, Ülkücüyüm, Bahçeli’ye milliyetçiliği öğreteceğim” cümlelerini söylerken dinlesem, hemen aklıma teröristbaşı Öcalan’ın sorgusunda söylediği “Gençliğimde Ülkü Ocaklarına üyeydim” sözleri geliyor.
Ha HDP’yi kurup yöneten teröristbaşı Öcalan, ha HDP ile seçim ittifakı ve her konuda iş birliği yapan Kemal Kılıçdaroğlu… İkisinin bu manada bir farkı yoktur.
“Bizim devrimciliğimiz kâğıttan devrimcilik değil, yürek ister yürek. Dersimli Kemal’im ben devrimciyim” diyordun ne ara ve niçin Ülkücü maskesine ihtiyaç duydun?