Çok açık ve net söylüyorum. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu içerikli bir yazı yazdığımda midem bulanarak, tiksinerek yazıyorum. Milli konulardaki emperyalist ve mandacı dilleri, terör örgütleriyle ilişkileri, HDP ile işbirlikleri, CHP’li Belediyelerdeki vurgun ve yolsuzluk ağı, yalanlar, iftiralar, ikiyüzlülükler... Bunların hepsi midemi bulandırmaya yetiyor. Bu durum Türkiye’nin varlığı ve geleceği adına hassasiyeti olan kimin midesini bulandırmaz ki?
CHP’nin geldiği hale bakın...
PKK’lı teröristler öldürülüyor, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Başınsağolsun” deniliyor. PKK’lı teröristler yakalanıyor, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Geçmiş olsun” deniliyor.
Geçen hafta, ben de bir yazımda Suriye’de terör örgütü YPG’ye yönelik yapacağımız operasyona “Kemal Kılıçdaroğlu’na Veda” adının verilmesini istemiştim. Kemal Kılıçdaroğlu’nu sevdikleriyle imtihan etmek de diyebiliriz buna...
Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ’nün, CHP’nin koltuğunu kaset operasyonuyla boşaltmasından sonra CHP’nin başına bela olmuş kişidir. CHP’nin başına geldiği günden bu yana sinsi sinsi CHP’yi tamamen rayından çıkardı. Kemal Kılıçdaroğlu’nu görebilenler için özeti şudur: Siyasi omurgası esneyen plastik gibi her yana eğiliyor, bükülüyor, çok rahat siyasi yalanlara başvuruyor, ihanetleri o kadar rahat anlatıyor ki, “Yapacağım-edeceğim” derken adeta toplumu uyuşturmaya çalışan siyasi büyücü gibi davranıyor.
Binlerce askerin, polisin şehit edilmesinde, masum kişilerin öldürülmesinde azmettiricilik yapmış azılı PKK’lı Demirtaş’ı cezaevinden çıkarıp, ona şeref madalyası takmayı ve “Türkiye’yi Demirtaş ile birlikte inşa edeceklerini” söylerken o kadar rahat ki, sanırsın herkese cennet vaat ediyor. Geçtiğimiz günlerde de “KHK’ların tamamını görevlerine iade edeceğiz” derken tüm FETÖ ve PKK bağlantısından dolayı devlet kurumlarından atılan kişilere söz verdi. Gelen tepkilerden sonra kıvırmaya çalışsa da aynen bu sözü verdi. Bu adam HDP’nin Eşbaşkanı falan değil, bu adam 9 Eylül 1923 (98 yıl önce) Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partide Genel Başkanlık yapan birisi...