CHP’nin Amerika’dan medet uman yalvarmalarının, CHP’nin Menemen Belediyesindeki İP ortaklı 50 milyonluk yolsuzluklarının, CHP’li Şişli Belediye Başkan Yardımcısının PKK’ya yardım ve yataklıktan tutuklanmasının, CHP’nin terör örgütleri ve teröristlerle olan ilişkilerinin, CHP’nin HD(P)KK ortaklı Anayasa taslakları hazırlamasının, CHP’li bazı yöneticilerin adının karıştığı tecavüz ve taciz iddialarının, Türk ordusuna “satılmış” yakıştırmasını yapma alçaklıklarının ve CHP içinden üç yeni parti doğma aşamalarının yoğun bir şekilde tartışıldığı bir Türkiye ortamında elbette CHP’nin köşeye sıkışmışlığı kendini çok belli etmektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alaattin Çakıcı’yı haksız yere hedef alması, Ekrem İmamoğlu’na suikast masallarının köpürtülerek medyaya servis edilmesi ve son olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Gittiğim yerler, gezdiğim yerler, konuştuğum kişiler belli, benim telefonlarımın dinlendiğini gayet iyi biliyorum” açıklamaları köşeye sıkışmış CHP’nin ihanetlerini ve siyasi pisliklerini gündem karartma ve yönlendirme çabasıyla örtme gayreti olarak görülmektedir.
Ama hepsinde de rezil oldular.