27 Mayıs darbesinden sonra, aralarında Celal Bayar ve Adnan
Menderes’in de bulunduğu Demokrat Partililerin yargılanmasına
Yassıada’da başlanmıştır.
Millî Emniyet Hizmetleri’nin başındaki Ziya Selışık, kalın bir
dosyayla Millî Birlik Komitesi Devlet Güvenlik Örgütleri sorumlusu
Orhan Kabibay’ın odasına girer.
Dosyada MİT ajanları tarafından hazırlanmış bir rapor vardır.
Rapora göre bir şebeke Kumkapı’dan Yassıada’ya deniz altından tünel
kazarak Demokrat Partilileri kaçırma planları yapmaktadır!
Kabibay, müsteşarı “Şimdilik bir işlem yapmayalım ama raporu
saklayalım. İleride İstanbul trafiğine bir çözüm getirmek amacıyla
Boğaz’ı birleştirmek için bir tünel yapmak gerekirse bu listedeki
isimlerden yararlanabiliriz” diyerek espriyle gönderir, raporu da
kasasına koyar...
Bir ay sonra 13 Kasım 1960’ta Millî Birlik Komitesi’nin 14 üyesi
tasfiye edilip, yurt dışına gönderilmiştir. Orhan Kabibay da
tasfiye edilen 14’lerden biridir.
Tasfiye, başka tasfiyeleri getirir. Dağılıp güç kaybeden MBK’ya
karşı ordu içinde Silahlı Kuvvetler Birliği adlı bir cunta ortaya
çıkar ve güçlenir. Albay Talat Aydemir’in önde gelenlerinden olduğu
SKB’nin kırmızı çizgisi Yassıada idamlarıdır. Cemal Gürsel’in sıcak
bakmadığı idamlar için Yassıada’nın üzerinde jetler uçurulmuş,
“idamları dünyaya anlatamayız” diyen 27 Mayıs’ın sivil bakanları
tehdit edilmişti.
Ama darbecilerin en büyük korkusu Menderes ya da Bayar için idam
kararı verilirse bir halk ayaklanması çıkıp çıkmayacağıydı.
Karar duruşmasının yaklaştığı 1961 Eylül’ünde yurt genelinde ama en
çok İstanbul’da sıkı güvenlik önlemleri alınmaya başlandı. 27
Mayıs’ta emekli edilmiş eski subayların darbe hazırlığı içinde
olduğu iddia edilerek dernekleri Eminsu kapatıldı.
8 Eylül 1961 günü gazeteler manşetlerinden inkılap aleyhtarı
sabotajlar içinde olan bir şebekenin