Yıldıray Oğur Karar Gazetesi

“Adalet yerini buldu” diye diye...

“Kayseri Cezaevi denilen zindandayım. Boynuna “Ölüm yaftası” takılmış, ellerine arkadan kelepçe vurulmuş, idam sehpasına doğru işkence altında sürüklenmiş, bu maddi ve manevi ıstıraptan...

19 Şubat 2018 | 11.812 okunma

“Kayseri Cezaevi denilen zindandayım. Boynuna “Ölüm yaftası” takılmış, ellerine arkadan kelepçe vurulmuş, idam sehpasına doğru işkence altında sürüklenmiş, bu maddi ve manevi ıstıraptan sonra cezası müebbet yani ömrü boyunca hapse çevrilmiş bir mahkumum. Bu halimle bahtsız mıyım bahtiyar mıyım, bunun hükmünü, ileride ihtiyar tarihinin vereceğini düşünürken Muammer Çavuşoğlu arkadaşım, sevgili kızı adına intibalarımı kaydetmek için, bu defteri uzattı.”

Yassıada Mahkemeleri’nde hakkında verilen idam kararı müebbet hapse çevrilerek Kayseri Cezaevi’ne gönderilen Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın 1961 yılında cezaevindeyken bu satırları yazdığı anı defteri, yine müebbet hapis cezasıyla cezaevinde yatan DP’li eski bakan Muammer Çavuşoğlu’nun kızı Nazlı Çavuşoğlu’na aitti.

Cezaevindeki mahkum Demokratlara anı defterine yazı yazdırmayı düşündüğünde henüz gazeteci değildi, sadece 16 yaşında bir Notre Dame De Sion Lisesi öğrencisiydi. Ve henüz bizim onu tanıdığımız soyadını da almamıştı: Ilıcak.

Yassıada kararlarının bütün gazetelerde “Nihayet adaletin yerini bulması” olarak coşkuyla alkışlandığı günlerde Demokratların yattığı hapishaneye bir anı defteri sokmak bile cesaret işiydi.

1962’nin sonlarına doğru af kararı çıktı. 27 Mayıs’ı savunan kalemler bu kez affa şiddetle karşı çıktılar.

Muammer Çavuşoğlu diğer DP’li bazı siyasetçilerle birlikte İstanbul Toptaşı Cezaevi’nden çıkarken onu karşılayan kızı Nazlı’yla sarıldığı fotoğraf karesi ertesi günkü gazetelerin birinci sayfalarındaydı.

Birinci sayfasında bu kavuşma fotoğrafı olan Milliyet gazetesinin en popüler köşe yazarı Çetin Altan ise Taş adlı köşesinde bu affa da taş atmış, DP dönemindeki sokak olaylarında hayatını kaybetmiş bir arkadaşını hatırlatıp “o sizin gibi akşam evinde yatamayacak” demişti.

10 yıl sonra pozisyonlar değişti. 12 Mart darbesinin ardından başlayan operasyonlarda ordu içinde kurulan bir cunta ile işbirliğiyle suçlanan gazeteciler ve yazarlar gözaltına alınıp, tutuklanmaya başladılar.

Tutuklananlardan biri de Çetin Altan’dı. Tutuklanan gazeteci ve yazarların işkence altında verdikleri ifadeler ise milliyetçi gazetelerde, en başta Tercüman Gazetesi’nde yayınlanıyordu. Nazlı Ilıcak’ın eşinin sahibi olduğu, kendisinin de gazeteciliğe başladığı gazetede.

1965’de Türkiye İşçi Partisi’nden meclise de girmiş olan Altan, cezaevinde 18 ayını doldurduğu 1973 yılında Guardian gazetesine haber oldu. Haberin başlığı “Hapisteki yazar altı dava ile karşı karşıya”ydı.

Altan, cezaevi şartları yüzünden gözlerinden birini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı ama henüz sadece Cumhurbaşkanına hakaretten aldığı cezasını yatmıştı.

Daha sırada 6-7 yıl önce yazdığı iki makaleden dolayı aldığı 7.5 yıllık hapis cezaları vardı. Neyse ki iki yılı tamamladıktan sonra bir afla hapishaneden çıkmıştı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Peki, Turan İtil ABD’den neden Türkiye’ye dönmüştü? 20 Kasım 2024 | 1.886 Okunma Türkiye’nin değişen değerleri, eskimeyen değerleri 18 Kasım 2024 | 846 Okunma Peki devrin şartları nasıldı? 16 Kasım 2024 | 540 Okunma Diyarbakır’da bir Salem mahkemesi 11 Kasım 2024 | 1.008 Okunma Trump, Bahçeli’nin çözümüne yardım edebilir mi? 09 Kasım 2024 | 438 Okunma