11 Nisan 1980 günü, Türkiye İşçi Partisi’nin kurucularından, halk kültürü araştırmacısı, her kına gecesinde okunan Yüksek Yüksek Tepeler’e türküsünü derleyen yazar Ümit Kaftancıoğlu her sabah olduğu gibi yapımcı olarak çalıştığı TRT İstanbul Radyosu‘na gitmek üzere evinden çıktı. Yanında her sabah olduğu gibi arabasıyla okula bıraktığı 13 yaşındaki kızı Pınar da vardı. O sırada annesi Pınar’a beslenme çantasına elmayı koyup koymadığını sorarken, arabanın camlarını silen babasının yanına iki adam yaklaştı: “Sen Ümit Kaftancıoğlu musun” diye sorup, “evet” cevabını alınca ateş etmeye başladılar. Her şey küçük kızın gözleri önünde oldu. Kolları arasında can veren babasından son söz olarak kendi adını duydu Pnar. Cinayetin failleri önce tespit edilemedi. 12 Eylül darbesinin ardından, dört kişi cinayet yüzünden yargılandı. İkisi hiç bulunamadı, biri beraat etti, biri ise önce müebbet aldı sonra cezası cinayete yardıma düşürüldü, dört yıl yatıp dışarı çıktı. Cinayet emrini kimin verdiği 39 yıl sonra hala bilinmiyor. Bu arada babalarını karanlık bir cinayetle kaybeden iki kardeş büyük zorluklarla eğitimlerini tamamladılar.