90’ların en büyük eğlencelerinden biri SHP kongreleriydi. Bir tarafta bütün sükuneti, güler yüzü, kötü hitabetiyle siyasetten pek anlamayan fizik profesörü (öğretmeni değil) genel başkan Erdal İnönü. Diğer tarafta, güçlü hitabeti, gençliği, yeni sol tezleri ile cevval Deniz Baykal. Manzaraya dışardan bakan biri bile İnönü koltuğu bıraksa bu adam partiyi uçurur derdi. Sonunda öyle de oldu. İnönü partiyi bıraktı. Birkaç ara evreden sonra gerçekten parti Deniz Baykal’a kaldı. Peki ne oldu? *** Erdal İnönü’nün sosyal demokrat, dünyaya açık, HEP’lileri bile ittifakla Meclis’e sokmaktan çekinmeyen ama büyükşehir belediyelerini almış, iktidar ortağı partisini Deniz Baykal, ulusalcı, laikçi, milliyetçi bir partiye çevirdi, eldeki belediyelerinin çoğunu kaybedildi, parti bir daha iktidar ya da iktidar ortağı olamazken mevcut hükümetleri yıkmak gibi bir şöhrete de sahip oldu. Ama hâlâ iyi bir hatip, çok iyi bir siyasetçi olduğu kesindi. Fakat genel başkanlığının son yıllarında artık koltuğu bırakması istenen, ona rağmen oy verilen bir lider haline geldi.