Bütün ailesini Nazilerin katlettiği Ephraim Hofstaetter Elrom,
İsrail polis teşkilatının Tel Aviv bölge sorumlusuydu. 1960’da Shin
Bet ajanlarının Arjantin’den kaçırıp İsrail’e getirdikleri Nazi
savaş suçlusu SS yarbayı Adolf Eichman’ın dosyasını hazırlayan
‘Büro 06’nın komutan vekilliğini yapmasıyla tanınmıştı. 1969
yılında bilgisayar mühendisi olan tek oğulları Gideon’un bir uçak
kazasında hayatını kaybetmesi, eşi Elsa ve onu derinden sarstı.
İsrail Dışişleri hava değişimi için onları İstanbul’a Başkonsolos
olarak atamıştı.
17 Mayıs 1971 günü Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi militanları Mahir
Çayan, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin Cevahir tarafından oturduğu evden
kaçırıldı. “Tutsak devrimcileri bırakmazsanız elçiyi öldürürüz”
diye mühlet veren THKP-C’liler elçiyi Nişantaşı’nda örgüt militanı
teğmenlerin kiraladığı bir evde sakladılar.
Kaçırılmadan bir gün sonra Elsa Elrom’a bir mektup ulaştı. Kısa
notta şöyle yazıyordu: “Dear Elsa. I am with the Front of
Liberation of the Population of Turkey. I am O.K. Do not worry
Love, Ephraim.”
İstanbul’daki bir postaneden gönderilmiş kısa notta bir tuhaflık
vardı. Çok iyi İngilizce bilen Ephraim Elrom, önce don’t yazmış,
sonra bunu do not’a çevirmiş, arada bir “t” harfi karalanmıştı.
Polis, eski bir polis olan Elrom’un kendilerine bir mesaj vermeye
çalıştığını düşündü. T harfini dolar işaretine benzetti. Amerikan
Koleji ve Amerikan Hastanesi civarında aramalar yoğunlaştırıldı.
Ama Amerika Hastanesi’nin yakınlarında bir evde saklanan Elrom
bulunamadı.
Verilen mühletin sonuna geliniyordu. 20 Mayıs 1971 günü Elsa
Elrom’un kocasını kaçıranlara bir notla seslenmesine izin
verildi:
"Yegane oğlumu feci bir uçak kazasında kaybetmiş bağrı yanık bir
anne olarak siz gençlere hitap ediyorum. Hayatta tek kalan varlığım
kocamdır. Onsuz hayatımın hiçbir manası kalmayacaktır. Lütfen
kocamı serbest bırakın..."
Süre biterken Sıkıyönetim Komutanlığı bir bildiri yayınlayarak
İstanbul’da oturan herkesten oturdukları evde yaşayan kişilerin
adlarını muhtarlığa bir gün içinde bildirmelerini istedi.
Elrom’u kaçıran THKP-C’liler telaşlanmışlardı. 22 Mayıs 1971 günü
verdikleri mühlet dolmuş ama THKP-C’liler hâlâ Elrom’a ne
yapacaklarına karar verememişlerdi. Hükûmet, ertesi gün
İstanbul’daki bütün evlerin aranacağını açıkladı.
Saat 18.00’de Elrom’un öldürülmesine itiraz eden diğer altı militan
evden ayrıldı. Evde Ephraim Elrom, Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı
yalnız kaldılar. Bir iddiaya göre aralarında yazı tura attılar.
Mahir Çayan radyonun sesini sonuna kadar açtı ve 6.35’lik
tabancasıyla elleri ve ağzı bağlı Elrom’un sağ kulak yanından üç el
ateş etti.