24 Şubat 1942 günü sabah saat 10.00’da Almanya’nın Ankara
Büyükelçisi Von Papen ve eşi her sabah olduğu gibi Atatürk
Caddesi’nde yürüyerek evlerinden Alman Büyükelçiliğine
gidiyorlardı. Birden yolun karşı tarafında büyük bir patlama oldu.
Karı koca yere savruldular ama suikasttan yara almadan
kurtulmuşlardı...
İkinci Dünya Savaşı’nın ortasıydı. Von Papen de sadece bir
büyükelçi değildi. Weimar Almanyasının eski başbakanı olarak
1933’te Hitler’e başbakanlık yolunu açmış, Hitler de 1939’da onu
Ankara’ya Büyükelçi olarak atamıştı.
Kısa bir süre önce Bulgaristan’ı ve Yunanistan’ı ilhak etmiş Nazi
orduları Türkiye sınırına dayanmıştı. Von Papen, yakın dostluk
kurduğu Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’yla 18 Haziran 1941 günü
Türkiye’ye saldırmayacaklarını taahhüt eden bir anlaşma
imzalamıştı. 4 gün sonra da Almanlar Sovyetlere savaş açtı. Papen,
Türkiye’nin tarafsızlığını bozmak için bir taraftan içerideki
Turancılarla görüşüyor, bir taraftan da basına, Rusların Boğazları
istediğiyle ilgili haberler sızdırıyordu. Aynı anda Vatikan Elçisi
ile kendisinin Almanya’nın başında olacağı Hitlersiz ve
Sovyetlersiz bir Avrupa Paktı için gizli görüşmeler yürüttüğü ise
sonradan ortaya çıktı.
Patlama savaşta tarafsız kalmaya çalışan Ankara’yı
telaşlandırmıştı. İsviçreli kriminolog Jean Marc Payot’un
katkılarıyla polis patlamada etrafa saçılan ceset parçalarından
üzerinde bomba patlayan saldırganın kim olduğunu aramaya başladı.
Caddede bulunan “Hatay” marka ayakkabıdan, onun satıcısına, oradan
da saldırganın kaldığı otele ulaşıldı. 72 saat sonra saldırganın
kim olduğu bulunmuştu: 25 yaşında Yugoslavya göçmeni bir hukuk
fakültesi öğrencisi olan Ömer Tokat. İki yıl önce Türkiye’ye gelmiş
ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş Tokat’ın kendisi gibi
Üsküplü olan ve Türkiye vatandaşlığına yeni geçmiş iki suç ortağı
berber Süleyman Sağol ve tıp öğrencisi Avdurrahman Saymaz da
yakalandılar ve sorgularında her şeyi anlattılar.