1 Nisan 1923 günü 120 vekilin imzaladığı önerge adına Meclis kürsüsüne çıkan İsmet Paşa, “seçime gitmeyi teklif ediyoruz” dediğinde muhalif vekiller şaşırmıştı. Çünkü o ana kadar ısrarla seçim isteyen muhalif İkinci Grup üyesi vekiller, karşılarında hep iktidarı ve bilhassa da İsmet Paşa’yı bulmuşlardı. Üç sene sonra idam edilecek Lazistan mebusu Ziya Hurşit Bey "Zannederim, evvelce böyle bir teklif verilmişti de, Paşa hazrat1eri reddine taraftar olanlardan birisi idiniz” derken, İzmit mebusu Sırrı Bey, “Paşam, bunu bizzat 20 gün evvel teklif etmiştim ve bizzat zat-ı aliniz aleyhinde bulunmuştunuz” diye kibarca bu çelişkiyi hatırlatmıştı. Ama emir büyük yerden geliyordu. Uzun bir Batı Anadolu gezisine çıkan Mustafa Kemal Paşa, Ankara’ya döner dönmez gece topladığı yakın kurmaylarına, Meclis’i yenileme talimatı vermişti. Seçim tarihi 28 Haziran 1923’dü. Seçimlere sadece üç ay vardı. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinin de ilk baskın seçimiydi. Aslında Meclis erken seçim teklifini kabul edince kürsüye çıkıp İstiklal Harbi’ni birlikte yaptığı vekillere teşekkür eden Mustafa Kemal Paşa’nın konuşmasına bakınca ne olup bittiğini anlamak pek mümkün değildi: “Arkadaşlar; Türkiye Devletinde ve Türkiye Devletini kuran Türkiye halkında taçlar yoktur, diktatör yoktur. Taçlar yoktur ve olmayacaktır! Çünkü olamaz.