ODTÜ’de her söyleşide, panelde ayağa kalkıp konuşmacının bu
kampüste neden konuşturulmayacağı hakkındaki bildirisini okumaya
başlayan bet sesli öğrencinin ilk lafı. Belki de resmi bir 19 Mayıs
kutlamasında geçit törenini sunan kadın ve erkek spikerin ardına
tonla hamaset sıkıştırdıkları ilk kelime, “aydın” ve “sanatçılar”
tarafından imzalanan 100 bininci bildirinin ahlak, pozisyon
bildiren cümlelerinin vazgeçilmezi…
Bizleer! Göründüğü kadar demokratik, kapsayıcı değil aksine
“siz”lerle sınırları çizen, dışlayıcı, pozisyon bildiren, hatta
kendi pozisyonunu mutlaklaştıran, cemaatçi hatta epey kibirli bir
laf gibi gelmiştir bana.
Yine de her kavramın başına demokratik yazmayı seven HDP’liler, her
cümlesi “biz”lerle başlayan seçim bildirisini, Beşiktaş’ta Attila
İlhan sahnesinde okunurken canlı olarak dinleme şansını bizlere de
tanısalardı belki bu ön yargılarımdan kurtulurdum.
Neyse ki yazılı metnin her cümlesi “bizler”le başlamıyor.
HDP’nin seçim beyannamesini Türkiye’ye açıklamak için seçtiği semt
bile beyannameden (Attila İlhan bazı yerlerde mezarında ters dönmüş
olabilir) daha fazla şey anlatıyor.
7829. HDP beyannamesindeki kelime sayısı. 8; beyannamede geçen kreş
kelimesi sayısı. 1978’de bağımsız bir Kürdistan için kurulmuş
silahlı bir örgütün siyasi partisinin 2015 yılında Beşiktaş’ta
açıkladığı seçim bildirgesinde Türkiye’ye 8 kez kreş vadettiğini
tarihe not düşelim önce.
Konuşmasına “Sultan’ın kâbusu olacak bu bildirge” diye başlayan
eşbaşkan bile bozamıyor bu tarihî gerçeği.