“Bu muhabirlerin sosyolojik hakikatleri gözardı eden küstah çıkarımlarını gördükçe öfkeden onları Türkiye’yi köy köy kasaba kasaba zoraki gezdirmek gibi uygulamalı sosyoloji dersleri fantezileri kurmaya başladım. Ortada bir ay boyunca asılsız ve tutarsız iddialar üzerine inşaa edilmiş bir kakafoni ve bu kakafoni içinde şaşkına döndürüp herşeyi inandırabildikleri devasa bir kamuoyu var. Açıkça aileye alt tarafı elbirliğiyle “kendi çocuğunuzu katledip gömdünüz ,anlatıverin bir şeyler bizi de daha fazla meşgul etmeyin , diretecek ne var bu kadar , bizim de işimiz gücümüz var sizle mi uğraşacağız” diye homurdanmaya bile başladılar.”
Fransa’da Narin cinayetini izleyen Diyarbakırlı yüksek lisans öğrencisi Miham Akkul’un isyanına katılmamak elden değil.
Bir küçük kızın dramı belki insanları birkaç dakikalığına az önce yürüttükleri davaları bir kenara bırakmayı, kendi ideolojik ezberlerini, kültürel, sosyal önyargılarını, ırkçılık düzeyinde kanaatlerini bir kenara bırakmalarına neden olabilirdi diye bekliyor insan ama olmuyor.
Bu dava vesilesiyle üzerimize yalan, zift gibi önyargı gerçeğe gözünü kapatmış bir yobazlık yağıyor.
Hala köyün Hizbullah köyü olduğu...