“Şiddet bir çok açıdan üretici bir güçtür. Şiddet özne üretir, değer üretir, mekân ve zaman üretir, iktidar üretir. Bunu şiddet çalışan hiçbir antropolog, sosyolog ya da felsefeci inkar etmez”
Bu cümleler 1900’lerin başında ulusal kalkışma için adam arayan paramiliter bir Bulgar çetecinin günlüğünden, 1920’lerde bir Rus devrimcinin ajitasyon konuşmasından, 1930’larda Faşist bir nazi subayının SS’lere ders notlarından, 1960’ların sonunda Bolivya’da bir gerilla kampındaki teorisi dersinden, Sartre’ın Fanon’un kitabına yazdığı önsözden, Mahir Çayan’ın şiddeti teorileştiren kitaplarından, Öcalan’ın Kürdistan’da Zorun Rolü’nden ya da beyazların üzerine benzin döküp onları kibritle yakma talimatı veren Winnie Mandela’nın konuşmalarından alınmadı.
2015 yılında Özgür Gündem gazetesinde tam sayfa çıkan bir yazıdan alıntı. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde yardımcı doçent olan alıntının sahibinin titrleri entelektüel trajediyi büyütüyor: “Barış için Kadın Girişimi, Barış için Akademisyenler Girişimi ve Barış Meclisi’nin kurucularındadır.”