1959 yılında Irak’ta meydana gelen darbeden sonra Kerkük’te Türkmenlerle Kürtler arasında çıkan çatışmalar Türkiye’de de tepki yaratmış, emekli asker olan bir CHP milletvekili Meclis’te Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya “Buna karşı misliyle bir mukabele yapmayı düşünüyor musunuz” diye sormuştu. “Misliyle mukabele” sözü, İstanbul’da ve Ankara’da yaşayan çoğu varlıklı ve eğitimli Kürtlerin tepkisini çekmiş, Meclis’e toplu telgraflar çekilerek vekil kınanmıştı. O protesto telgrafını imzalayanlar arasında Ankara Hukuk Fakültesi’nde okuyan Kürt öğrenciler de vardı. Bir süre sonra telgrafı imzalayanlar Kürtçülük iddiasıyla gözaltına alınmaya başlandı. İstanbul ve Ankara’da gözaltına alınanların sayısı 50’ye varmıştı. Sonra Ankara Hukuk Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Emin Batu, hapishanede rahatsızlanıp kan kusarak vefat edince, sayı 49’a düştü. Bu muameleyi kendine yediremeyen genç öğrenci, ölmeden önce duvarına kanıyla “Esaret bahçesinde bir gül olmaktansa, hürriyet bahçesinde bir diken olmayı tercih ederim” diye yazmıştı. İdamla yargılanan o 49 kişiden biri Enis Batu’nun Ankara Hukuk’tan arkadaşı Cizreli bir öğrenciydi; Nurettin Yılmaz. 1936’a Cizre’de doğan, Türkçe’yle ilkokulda tanışan Yılmaz, ömrünün baharında devletin soğuk yüzüyle tanışmıştı. ‘49’lar Davası’ndaki tutukluluk günlerinden sonra cezaevinden çıktı, Ankara’da avukatlık ve Cizre’de öğretmenlik yaptı.