Deprem kimseyi kimliğine göre ayırmadı.
Depreme yardıma koşanları ayırmak da Devlet Bahçeli’ye, bazı iktidar propagandacılarına ve deprem anında bile tekbire, sakala, tarikata takılanlara nasip oldu.
Ama depremde bile öteki olmaktan kurtulamayan bir grup var: Suriyeliler.
Enkaz altında kalanlardan bazıları Türkçe bilmedikleri için gürültü çıkararak seslerini çıkardı, akrabaları enkaz altında kalanlar ekip gelmesi için sosyal medyadan çağrı yapamadı, onların enkazlarına sıra en son geldi, Türk komşuları enkaz altında beklerken yardım ekiplerini kendi enkazlarına getiremediler, evleri yıkıldığı için verilen çadırlar bile sosyal medyada “çadırları Suriyelilere veriyorlar” diye ifşa edildi, devlet tarafından getirildikleri yurtlardan siyasetçilerin başlattıkları kampanyalar sonucu işgalciymiş gibi kovuldular, kaldıkları bazı kamplar Türk depremzedeler gelecek diye boşaltıldı, yemek dağıtılan yerlere bile tepki çekmemek için yaklaşamayanlar oldu, mezarlıklarda yer bulamadılar, bir de üstüne yağmacı ilan edildiler, kol kesip altın çaldıkları bile yazıldı.
Depremin vurduğu iller Türkiye’nin en kalabalık Suriyeli nüfusunun yaşadığı illeri.
Antakya, Maraş...