Babası ilahiyatçı düşünür Henry James, kardeşi aynı adı taşıyan ünlü romancı Henry James’ti. Fen bilimleriyle başladığı entelektüel serüveninin sonunda psikoloji ve felsefede ortaya başyapıtlar koymuş, yine Türkiye’de pek bilinmeyen ve hayırla yad edilmeyen pragmatizmin kurucu isimlerinden biri olmuştu. Ama yaşadığımız dünyayı hala etkileyen en önemli katkısını ölümünden bir yıl önce Oxford’da verdiği sekiz seminerle vermişti. Ruhi ve fiziksel rahatsızlıkları olan James, zor bela kabul ettiği İngiltere gezisinde verdiği konferanslarla, Antik Yunan’dan beri insanlığı meşgul eden tekçilik- çoğulculuk (monizm/düalizm) tartışmasının seyrini değiştirmişti. Söylediği özetle; farklı insani deneyimler pek çok farklı doğru ve dünyanın inşa edilebileceğiydi. Doğru Hegel gibi tekçilerin dediği mutlak ve tek değildir, bireylerin deneyimleriyle, dünyayla ilişkileri içinde ortaya çıkar, insanlar tarafından üretilebilir, sürekli dönüşebilir. Örneğin, “Güzellik nedir” sorusuna farklı insan deneyimleri, zamanlar ve bağlamlar içinde farklı cevaplar verilmiş olabilir, bu cevapların hepsi toplamda güzellik kavramını oluşturur, o yüzden bunların hiçbiri diğerinden daha değerli ve doğru kabul edilemez.