İstanbul’un işgal kuvvetlerinin çekilmeye hazırlandığı, Türk ordusunun şehre girmesinin beklendiği günlerdi. Ortada bir otoriter boşluğu vardı. Çok iyi Rumca konuşan Girit göçmeni Eyüplü Halit, bu boşluğu değerlendirmeye karar vermişti. Bir arkadaşını da yanına alıp Rumların çoğunlukta olduğu bir semtteki metruk bir binaya yerleştiler. Burası şehri teslim alan Türk ordusunun karakoluydu artık. İşgal kuvvetlerine destek verdikleri için zaten tedirgin olan zengin Rumları, tek tek sözde karakola çağırdılar. İşgal günlerindeki ihbarlarını ileri sürdüler, iyi polis, kötü polis oynadılar, çaresiz Rumlar ancak paralarını orada bırakıp kapıdan çıktılar. Ama çok da aptal yerine konuldukları söylenemez. Eyüplü Halit o kadar yetenekliydi ki 1935’de dolandırıcılıktan hapiste yatarken Mussolini’yi bile dolandırmıştı. İtalyan faşist lider Mussololini’ye mektup yazıp “Antalya’nın İtalyanların hakkı olduğunu söylediği için hapse atıldığını” iddia etmiş ve yardım istemişti.