Ülkenin döviz ihtiyacının veya cari açığın sürekli olarak yüksek
düzeyde sürmesi, ya çeşitli yollardan döviz bulunmasını (cari
açığın finansmanını), ya da Türk Lirasının değerinin ciddi biçimde
düşürülerek, cari açığın kapatılmasını gerektirir. Cari açığın Türk
Lirasının değerinin düşürülerek kapatılması durumunda, enflasyon
olur. Enflasyon da faizlerin yükselmesine yol açar. Faizlerin
yükselmesi ise hem girişimcilerin bankalardan aldığı kredilerin
maliyetini yükseltir, hem kredi kartı ve tüketicisi kredisi
kullanan kişileri olumsuz etkiler, hem de devlet bütçesinden iç ve
dış borç faiz ödemelerine ayrılan payı artırır. Cari açığın belirli
kaynaklardan döviz temini yoluyla finansmanı ise, Türkiye’nin
emperyalist güçlere olan bağımlılığını artırır.
AKP iktidarlarının yaptığı, cari açığın kapatılması değil, giderek
büyüyen cari açığın dış kaynaklardan finansmanı oldu. Türkiye’de
özel sektörün ve kamu sektörünün dış kaynaklara bağımlılığı
olağanüstü hızla arttı. Bu yolla sadece döviz fiyatı ve böylece
enflasyon düşük düzeyde tutuldu, halkın tepkisi engellendi. Devlet
bütçesindeki açığın kapatılması için Türkiye’ye gelen ve Türk
Lirasına çevrilerek Hazine borçlanma belgelerine yatırılan para da
ülkeye döviz getirdi ve döviz fiyatının düşürülmesine veya düşük
tutulmasına katkıda bulundu. Ancak deniz 2018 yılında tükendi.
Aşağıda ele alınacak nedenlere bağlı olarak, 2003 yılından beri
sürdürülegelen saadet zinciri, koptu. Kanser hastasının ağrıları
artık ağrı kesicilerle giderilemeyecek kadar arttı. Kanser
tedavisinden başka çare kalm...