Türkiye’de özellikle solcular arasında son derece yaygın bir
hastalık, çok konuşmak, öğretmenlik taslamak, başkalarına akıl
öğretmeye kalkmaktır.
Bu şekilde davrananlar, kendilerinin çok bilgili, bilinçli ve
akıllı olduğunu düşünürler ve bu düşüncelerini bu davranışlarına
yansıtırlar.
Yaşım ilerledikçe bu davranışın nasıl büyük bir yanlış olduğunu
anlamaya başladım. Bu nedenle de, konuşmacı olarak çağrıldığım
ortamlar dışında, genellikle dinlemeyi tercih ediyorum.
MENTESQUİEU NE DİYOR? Montesquieu, şöyle diyormuş:
"Daima gözlemlemişimdir ki, dünyada başarılı olmak için kişinin bir
budala gibi gözükmesi ve ancak akıllı olması gereklidir."
Halkımızın, sanki 1689-1755 yıllarında yaşamış ünlü Fransız
düşünürü Montesquieu’yu okuyup, onun gözlemlerine göre davrandığını
söyleyesim geliyor. Ya da yoksa Montesquieu bizim halkımızı tanıyıp
mı böyle bir değerlendirme yaptı?
Kendini beğenmiş öğretmen özentileri halkımızı cahil, bilgisiz ve
aptal sanıp, onu bilgilendireceğini ve bilinçlendireceğini sanır.
Halbuki karşısındaki kişi, yüzyıllardan devraldığı bir kurnazlık,
hesaplılık, gerçekçilik, akıllılıkla hareket eder ve genellikle
"saf ayaklara yatar". Kısa vadeli çıkarlarını çok iyi bilir. Belaya
bulaşmadan, kolaycı yoldan sorunlarını çözmeye çalışır. Adam
kullanma konusunda da uzmandır. Bu özelliklere sahip insanımız,
öğretmen özentilerini dinler, sonra yine kendi bildiğini
yapar.
Kemal Sunal filmleri her akşam mutlaka televizyon kanallarından en
az birinde gösteriliyordur. Bu filmlerin senaryolarını yazanlar
halkımızın bu temel özelliklerinden birini kavramış. Bu filmleri
hatırlayın. Kemal Sunal dışarıdan b...