1987-1988 yıllarında işçilerin ücretlerinin satınalma gücü çok
düşmüştü. İşyerlerinde eğitim yapıyorduk. İnsanlar pahalılıktan
yakındığında, "deve var 1 akçe, pahalı; deve var 1000 akçe, ucuz"
sözlerini hatırlatıyordum.
Televizyon haberlerinde pazardaki insanlar, haklı olarak,
pahalılıktan yakınıyor. Ancak gerçekte yakındıkları, satınalma
güçlerinin düşmesi. Eğer geliriniz iyiyse ve artıyorsa, fiyatlar
artsa bile etraf güllük gülistanlıktır. Eğer aile geliriniz aynıysa
veya işsizlik gibi nedenlere bağlı olarak düşüyorsa, fiyatlardaki
artışlar size darbe indirir.
Eskiler çok güzel demiş. Paranız yoksa, 1 akçeye satılan deve size
pahalı gelir. Paranız bolsa, 1000 akçelik deve size ucuz gelir.
Dünyaca ünlü Forbes dergisinin dünyanın en zenginleri listesine
girenlerin patates veya soğan fiyatlarındaki artıştan etkilendiğini
düşünebiliyor musunuz? Veya bir mendile 150 lira ödeyenlerin hayat
pahalılığından yakındığını hayal edebiliyor musunuz?
YOKSULLUK EDEBİYATI (HENÜZ) YAPMAYALIM
Çok kez yazdım; bıkmadan, usanmadan yineleyeyim. Halkımız görmüş
geçirmiş, kısa vadeli çıkarlarını gayet iyi bilen, son derece
gerçekçi, risk almadan ve bedel ödemeden sorun çözmeyi çok iyi
bilen, ihtiyatlı, zamanı kollamayı çok iyi beceren, adam kullanma
konusunda uzmanlaşmış, kurnaz insanlardan oluşur. Bu insanların
davranışlarını kavrayamazsanız, hayal dünyasında
yaşarsınız.
Özellikle gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artış gerçekten çarpıcı.
Ancak insanlarımızda yakınmanın ötesinde kitlesel bir tepki
gelişmiyor. Bu insanlar aptal veya korkak değil. O zaman, henüz 1
akçelik devenin pahalı geldiği bir noktaya ulaşmış deği...