Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), çeşitli nedenle bağlı olarak 13 Şubat 1967 tarihinde kuruldu. DİSK’i kuran beş sendikadan üçü (Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş) Türk-İş’ten ayrıldı. Türkiye Gıda-İş daha önce ayrılmıştı. Türk Maden-İş de yeni kurulmuştu.
DİSK, yeni bir konfederasyon kurma gerekçelerini Türk-İş
Çıkmazı (DİSK Yay.No.1, İstanbul, 1967) kitapçığında
açıkladı. Kitabın kapağında şöyle deniyordu: “Türkiye İşçi
Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) artık, Türk işçilerinin
menfaatlerine hizmet etmeyen ve milli olmayan bir politika
izlemektedir, Türk işçilerini temsil yetkisini yitirmiştir.”
Kitapçıkta bir bölümün başlığı da “Türk-İş, milli bir kuruluş
olmaktan çıkmıştır” idi.
EMPERYALİSTLERDEN PARA ALANLAR MİLLİ KİMLİĞİNİ YİTİRİR
DİSK’in yayımladığı kitapçıkta Türk-İş emperyalist bir devlet
olan ABD devletinden aldığı paralar nedeniyle haklı olarak
eleştiriliyor ve Türk-İş’in, öncelikle bu nedenle, milli bir
kuruluş olmaktan çıktığı ileri sürülüyordu.
Günümüzde de emperyalistlerden doğrudan veya dolaylı olarak para
alanların milliği, vatanseverlerle birlikte Türkiye gemisinde olup
olmadıkları sorgulanmalıdır.
DİSK’in 1967 yılındaki kitapçığının bazı bölümleri aşağıda
sunulmaktadır:
“Türk-İş, 1963’ten beri Amerikan hükümetinden yani AID’den
yardım almıştır. Oysa 274 sayılı Sendikalar Kanunu, işçi
örgütlerinin işverenlerden ve devlet teşekküllerinden yardım
almasını yasaklamıştır. Buna rağmen Türk-İş, hükümetin de onayı ile
bu Amerikan yardımlarını almış, böylece Amerikan ajanlarının da
rahatça Türk-İş’te karargâh kurmalarına yol açmıştır.
“Gerçekten de Türkiye’nin bu gibi gizli manevraların dışında
kalmadığı da görülüyordu. Nitekim Genel-İş Sendikasında uzman
olarak çalışan bir hukukçunun bir makalesi günlük gazetelerden
birinde çıkmıştı. Bunda aynı zamanda Genel-İş’in eğitim uzmanı olan
Engin Ünsal, Türk-İş’le AID arasındaki ilişkiye değinmiş, Amerikan
Devlet Bakanlığının resmi organı olan AID’nin Türk-İş’e yaptığı
para yardımının Sendikacılığımızın bağımsızlığı kavramı ile
bağdaşamayacağını söylemişti. Engin Ünsal şöyle diyordu: “Amerikan
hükümetinin bu şartlandırması, Sendikacılığımızın özgür davranışını
sınırlayacak, kişiliğini bulmasını geciktirecek ve ülkemizin
koşullarına aykırı düşen bir sendikacılık anlayışının gelişmesine
yol açacak niteliktedir.”
“Bu yazının yayınlanmasından sonra AID’nin Sendikalar bölümünden birisi, Genel-İş Sendikasının başkanına telefon etmiş, bu yazıdan haberi olup olmadığını sormuş, yazının Amerikan Elçiliği tarafından beğenilmediğini bildirmişti. Ayrıca AID’ci kişi AID’nin Türk-İş’e geniş çapta yardımlar yaptığını, Genel-İş Sendikasının da Türk-İş’e üye olmakla bu yardımlardan yararlandığını hatırlatmıştı. Sonra şunu sormuştu: Amerikan Elçiliği böyle ard düşünceli kimselerin nasıl olup da sendikalarda çalıştırıldığını bilmek istiyor. (YÖN, Sendikacılığımızda Amerikan Oyunları, 1 Temmuz 1966)