Ekonomik krizin derinleştiği koşullarda işverenler işçileri
tazminatsız olarak çıkarabilmek için gerekçe arar. Bu gerekçeleri
vermemek gerekir.
İşçinin hatasına dayalı olarak işverenin işçiyi işten çıkarması
sürecinde işçinin savunmasının bile alınması zorunlu değildir. 4857
sayılı İş Kanununun 19. maddesi şöyledir: “İşveren fesih
bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin
bir şekilde belirtmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı
savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o
işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez.
Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı bendi
şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.”
İşçi, bu hatalarının olduğuna ilişkin iddiaya karşı arabulucuya ve
ardından iş mahkemesine başvurulabilir. Ancak bu süreç zaman alır
ve işverenin iddialarını destekleyen kanıt ve tanıkların olması
durumunda, davanın kazanılma olasılığı yok gibidir. İşçinin
ihbar ve kıdem tazminatları gider.
İŞVERENE HAKARET
4857 sayılı İş Kanununun 25/II/b,d maddesine göre, “İşçinin,
işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna
dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması” veya
“İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine sataşması”,
işçinin, kıdem tazminatı yakılarak işten çıkarılması için
yeterlidir.
Aşağıda bu konudaki iki Yargıtay kararı verilmektedir (Yargıtay’ın
hangi Hukuk Dairesinin hangi kararı olduğu ve karar tarihi):
“İşçinin, o da erkek mi, şeklindeki hakareti sabit olduğundan
işveren feshi haklıdır.” (9.HD 2009/1628 E. 2011/1031 K.
27.01.2011)
“İşçinin, başkasının hakkını yiyen orospu çocuğudur, yazılı
tişörtle dol...