Günümüzde Türkiye’de gelir getirici bir işte çalışanların yüzde 70’i işçi, memur ve sözleşmeli personeldir. İşsizleri ve kayıtlarda gözükmeyen ücretlileri de eklersek, bu oran daha da yükseliyor.
Türkiye’nin siyasal ve toplumsal geleceğine damga vuracak güç, doğru siyasal önderlik altında işçi sınıfıdır.
Peki, kim bu işçiler ve memurlar?
Benim kuşağım farklı bir işçi sınıfıyla birlikteydi. Günümüzün genç kuşakları ise tümüyle farklı bir işçi sınıfıyla karşılaşıyor.
Ben işçi çalışmasına 1972 yılında başladım. Ankara’da ORAN yeni yapılıyordu. Şimdi Rusya’da yaşayan çok yakın bir arkadaşımla o inşaatlardaki inşaat işçilerini bir sendikada örgütlemeye çalışıyorduk. 1970’li yıllar boyunca da işçi içinde çalıştım.
O günlerin işçileri nasıldı?
Buna yanıtı Devlet İstatistik Enstitüsü’nün nüfus sayımları veriyor.
1965 VE 1970 YILLARINDA İŞÇİ SINIFININ EĞİTİM DÜZEYİ
1965 yılında 3.0 milyon ücretlinin (işçi ve memur) 614 bini okuma yazma bilmiyordu; 442 bini, okul bitirmemişti, ancak okuma yazma biliyordu. 1.3 milyonu 5 yıllık ilkokul mezunuydu; 198 bini 3 yıllık ortaokul mezunuydu; 108 bini lise ve 174 bini de lise ve meslek okulu mezunuydu. Az sayıdaki yüksek okul ve üniversite mezununun büyük bölümü devlet memuru, geride kalanları özel sektörde yönetici ve beyaz yakalı çalışandı.
1970 yılında ücretli olarak çalışan 4.2 milyon kişinin yüzde 19’u okuma yazma bilmiyordu; yüzde 10’u ise okuma yazma bilmekle birlikte, herhangi bir okuldan mezun değildi. İlkokul mezunlarının oranı yüzd...