Kapitalist düzende işçi ile işveren arasındaki ilişkide
ücretlerin ve gelir düzeyinin belirlenmesinde hükümet
politikalarının da büyük önemi vardır. Diğer bir deyişle, özel
sektör işyerlerinde çalışan işçiler ve onları örgütleyen
sendikalar, yalnızca işverenlerle değil, aynı zamanda hükümetlerle
de uğraşmak zorundadır.
ENFLASYON ORANI
Türkiye’de toplu iş sözleşmelerinin büyük çoğunluğunda ücret
zamlarının belirlenmesinde bir önceki dönemde gerçekleşen enflasyon
oranı esas alınır. Ancak enflasyon oranını Türkiye İstatistik
Kurumu belirler. 20 yıl kadar önce Türk-İş’te çalışırken, o zamanki
Devlet İstatistik Enstitüsü’ne bir yazı yazmıştık ve enflasyon
oranlarının belirlenmesi çalışmalarına Türk-İş’ten bir uzmanın
katılmasını talep etmiştik. Kabul etmediler. TÜİK, Eylül sonu
itibarıyla tüketici fiyatlarının bir yıl içinde yüzde 9.6 oranında
arttığını ileri sürdü. Önümüzdeki aylarda belki bu oranı daha da
düşürecek. Ücret zamları da bu oran temelinde yapılacak. Ayrıca,
memurların, sözleşmeli personelin, emeklilerin, dulların ve
yetimlerin aylıkları da bu orana göre belirlenecek.
Konfederasyonların temel taleplerinden biri, enflasyon oranının
belirlenmesi sürecine işçi temsilcilerinin de katılması
olmalıdır.
GELİR VERGİSİ
Gelir vergisinin oranları ve dilimleri iktidar tarafından
belirleniyor. Yıllardır uygulanan politikayla, işçiler daha fazla
gelir vergisi ödemek zorunda kalıyor; çünkü gelir vergisinin düşük
oranda alındığı gelir düzeyi, enflasyon oranının altında bir oranda
yükseltildi. Türkiye’de ancak bir-iki işyerinde imzalanmış toplu iş
sözleşmelerinde ücretlerin net olarak alınacağı belirtilmiştir.
Diğer tüm işyerlerinde, brüt ücret arttığında, daha üst vergi
dilimine geçilmektedir. Konfederasyonlar bu konuya da önem
vermelidir.
ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ VE ASGARİ ÜCRET