Kamu kesiminde işçi statüsünde kadrolu olarak çalışan üniversite mezunları (önlisans, lisans ve lisansüstü) bir süredir sosyal medya üzerinden sürdürdükleri etkinliklerle memur statüsüne geçmeye çalışıyorlar. Benim elektronik postama da bu konuda çeşitli iletiler gönderdiler. Ancak sorunu doğru olarak kavradıkları kanısında değilim.
İŞÇİ-MEMUR AYRIMI
Türkiye’de devlet memurluğu bir dönem hem çok itibarlıydı, hem de önemli haklar tanıyordu. 1926 yılında kabul edilen ve 1965 yılına kadar çeşitli değişikliklerle yürürlükte kalan 788 sayılı Memurin Kanunu ve ardından kabul edilen maaş kanunları, devlet memurlarını, maaşların düzeyi, iş güvencesi, çalışma süresi, yıllık ücretli izin, emeklilik hakkı, sağlık hizmetlerinden parasız yararlanma gibi konularda ayrıcalıklı bir konuma getirdi. Devlet memurları, kız çocuk sahibi ailelerin gözde damat adaylarıydı.
Bu konum 1950’li yıllarda değişti. 1960’lı ve 1970’li yıllarda toplu iş sözleşmelerinden yararlanan işçilerin ücretleri ve diğer hakları, devlet memurlarının haklarının ötesine geçti. Ancak 1980’li yıllarda işçilerin gelirleri epeyce düştü; fakat 1989, 1990 ve 1991 kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinin ardından kamu kesiminde işçilerin ücretleri (ve eğer fazla çalışma yapıyorlarsa, fazla çalışma ücretleri ve ayrıca ikramiye ve diğer yan ödemeleri) memurların maaşlarının çok üstüne çıktı.
Bütün bu dönemler boyunca da Türkiye’de sık sık gündeme gelen bir konu, kamu kesiminde çalışanların hangilerinin işçi, hangilerinin memur statüsünde istihdam edileceğiydi.
Bu konuda çok kapsamlı bir çalışma 1976 yılında yayımlandı. TBMM tarafından görevlendirilen Orhan Bircan, Ali Nusret Sun, Oktay Yıldırır, Ceyhun Güney, M.İsmet Aral ve Abdülkadir Akyel’den oluşan “İşçi-Memur Ayırımı Komisyonu” kamu kesiminde hangi görevlerin işçiler, hangi görevlerin memurlar tarafından yapılacağına ilişkin çok kapsamlı listeler hazırladılar. Bu listede, çalışan kişilerin örgün eğitim düzeyleri değil, yaptıkları işler esas alınmıştı. Ancak bu kapsamlı düzenleme, siyasi müdahaleler nedeniyle, hayata geçirilemedi. Kamu kesiminde istihdam daha sonraki yıllarda da ciddi sorunlar yarattı. İnsanlar bazı dönemlerde memuriyetin iş ve gelir güvencesinden yararlanmak için bu statüye geçmeye çalıştı; bazı dönemlerde işçi olup toplu sözleşme ve sendika aracılığıyla daha iyi koşullara erişmeyi amaçladı.