Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nda
“Sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminatı reformu
gerçekleştirilecektir,” denmektedir. Aynı ifade 27 Ekim 2018 günlü
Resmi Gazete’de yayımlanan 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık
Programı’nda da yer almakta ve bu konuda 2019 Aralık sonuna kadar
zaman tanındığı belirtilmektedir.
Bu belgelerin yayımlanması sonrasında bazı sendikacılar, kıdem
tazminatına dokunulmaması gerektiği yolunda açıklamalar
yaptılar.
Ben bu konuya 9 Mayıs 2017 tarihli Aydınlık’ta yayımlanan “Kıdem
Tazminatına Dokunulsun” yazımla değinmiştim. Bu yazımda olayın
farklı bir boyutuna ilişkin bazı görüşler sunacağım.
MEVCUT UYGULAMA YETERSİZDİR
Kıdem tazminatının bugünkü biçimi işçi hakları açısından
yetersizdir. Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin iş
sözleşmesinin belirli biçimlerde sona ermesi (veya erdirilmesi)
gerekmektedir. Birçok durumda işçinin kıdem tazminatı
yakılmaktadır. İşverenin kusuru olmaksızın kendi isteğiyle işten
ayrılan işçinin kıdem tazminatı hakkı yoktur. Kıdem tazminatına hak
kazanabilmek için en az bir yıl çalışmış olma koşulu
vardır.
Ayrıca, 12 Eylül sonrasında getirilen kıdem tazminatı tavanı,
birçok işçinin hakkını gaspetmiştir.
Bu nedenlerle, kıdem tazminatına dokunulmalı ve bu konudaki
düzenlemeler işçiler lehine değiştirilmelidir.
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI GEREKEN BAZI ALANLAR
İş hukukunda bazı düzenlemeler mutlak emredici niteliktedir; bazı
düzenlemeler nispi emredici niteliktedir. Mutlak emredici
nitelikteki düzenlemeler bireysel iş sözleşmeleriyle veya toplu iş
sözleşmeleriyle değiştirilemez. Bazı konular ise nispi emredici
nitelik...