Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz derinleştikçe, işgücü maliyetlerinin düşürülmesi konusundaki girişimler artıyor. Bu girişimlerin başında, yıllardır gündemde olan “kıdem tazminatı reformu” geliyor.
KIDEM TAZMİNATI REFORMU
Uluslararası Para Fonu (IMF) Yönetim Kurulu’nun 30 Nisan 2018 tarihli Türkiye Raporu’nda “kayıt içindeki sektördeki işverenler için aşırı bir yük getiren ve işgücünün hareketliliği açısından sorunlar yaratan kıdem tazminatı sisteminde reform yapılarak, kayıt içindeki işgücü piyasası daha esnek hale getirilebilir” deniyordu. (s.14)
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 20 Eylül 2018 günü açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda “sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecektir,” (s.18) yazıyordu.
Resmi Gazete’nin 27 Ekim 2018 tarihli mükerrer nüshasında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Programı’nda da şu ifade yer almaktadır: “Sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecektir. Sosyal tarafların mutabakatıyla tüm işçilerin erişilebilirliğini güvence altına alan bireysel hesaba dayalı bir kıdem tazminatı reformu yapılacaktır.” (s.135)
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 10 Nisan 2019 günü açıkladığı Yeni Ekonomi Programı, Yapısal Dönüşüm Adımları (2019) belgesinde, yıl sonuna kadar, “Tüm paydaşların katılımı ile kıdem tazminatı reformunun gerçekleştirilmesi; kıdem tazminatı fonu ile BES’in entegrasyonu” ifadeleri yer almaktadır. Burada dikkat çeken nokta, geçmişte “mutabakat” denirken, bu açıklamada yalnızca “katılım” denmesidir.