Arkadaşı olmaktan gurur duyduğum kişilerden biri, Erol Çatma.
Erol Çatma, ömrünü Zonguldak’ta ve bir süre de diğer bölgelerde
maden ocaklarında yeraltında çalışarak geçirmiş bir emekli işçi. 12
Eylül sonrasında TKP üyeliği nedeniyle yıllarca cezaevinde kaldı.
Onu diğer birçok kişiden ayıran, kendi çabalarıyla geliştirdiği
araştırmacılık ve yazarlık özelliği. Benim gibiler, ailelerinin
sunduğu olanaklardan yararlanarak yazmaya çalışıyoruz. Erol Çatma
ise bu kimliğini yalnızca kendi çabalarına ve eşinin desteğine
borçlu. Erol Çatma, Zonguldak kömür havzası tarihi konusunda
dünyaca ünlü bir araştırmacıdır.
Ünlü Osmanlı tarihçisi Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu’nda
Madenciler ve Devlet, Zonguldak Kömür Havzası, 1822-1920 (Boğaziçi
Üniversitesi Yay., İst., 2009) kitabının giriş bölümünde şöyle
yazar: “Ayrıca kendi kendine Osmanlı Türkçesi öğrenmiş ve şu an
Osmanlı Zonguldak madencilerinin tarihini kaleme alan emekli maden
çavuşu sayın Erol Çatma’ya saygılarımı ifade etmek isterim.”
(s.6-7)
Benim sık sık kullandığım “minderin tutuşması” ifadesi de Erol’a
aittir.
26 Eylül 2012 günü Zonguldak’ta bir toplantıda konuşmacıydım. İşçi
sınıfının ne zaman harekete geçeceğini, ayağa kalkacağını
tartışıyorduk. Erol söz aldı ve “bizim işçinin oturduğu minder
yanacak; yoksa kalkmıyor” dedi. Ondan öğrendiğim bu örneği herhalde
yüzlerce kez kullandım.
Erol Çatma, Zonguldak havzasının ve işçi sınıfı tarihimizin
tarihine önemli katkılarda bulunan kitaplar yayımladı. Yeni çıkan
kitabı bu katkılarını daha da artırıyor.
EROL ÇATMA’NIN ÖZ...