Ekonomik kriz derinleşiyor. Bu krizden en fazla etkilenenler,
yaşamlarını bir başkasına ait işyerinde çalışarak kazananlar; diğer
bir deyişle, işgüçlerini satanlar.
Bugün gelir getirici bir işte çalışanların yüzde 70’ini oluşturan
bu insanlar, 30 yıl öncesiyle kıyaslandığında, daha da büyük
sorunlarla karşı karşıya.
30 yıl önce insanların yedek birikimleri yoktu; ücretler düştüğünde
veya işsiz kaldıklarında canlarını kurtarabilmek için çeşitli
arayışlara giriyorlardı.
Günümüzde işçi ve memurların büyük çoğunluğunun yine birikimi yok;
ancak çok büyük borçları var. Yıllardır kazançlarının üstünde
harcamaya yönelen insanlarımızın kredi kartı ve tüketici kredisi
borçları onları boğuyor. Bu nedenle, kriz derinleştikçe nüfusumuzun
da artık dörtte üçünü meydana getiren işçiler, memurlar ve
işsizlerin sıkıntıları çok daha büyük olacak.
Çözüm, örgütlü siyasal mücadeleden geçiyor. 30 yıl öncesinin
işçileri, Bahar Eylemlerini yaratmışlardı. Günümüzün işçileri daha
farklı siyasal çözümler yaratacak.
HIRSIZLIK ARTTI
1987-1988’deki yoksullaşma yıllarında, mesleği hırsızlık olmamasına
ve bir işyerinde ücretli olarak çalışmasına karşın geçinemeyenler
arasında hırsızlığa başvuranlar oldu. Örneğin, Kırıkkale’de MKE
Fabrikası’nda işçi olarak çalışan Yaşar Sarı, aldığı ücretle
geçinemeyince, büfe soymaya kalktı ve yakalandı (Cumhuriyet,
13.11.1985). İzmir Denizcilik İşletmesi’nde çalışan Hüseyin
Şengezer, borçlarını ödeyebilmek ve kışlık yakacak alabilme...