Bir arkadaşım geçenlerde bir sendikanın şube başkanıyla sohbet ediyormuş. Şube başkanı, benim yazılarımda sendikaların eleştirilmesinin işçide güven kaybı yarattığını ileri sürmüş.
Haklı mı?
Önce bu değerlendirmeye sevindiğimi söylemeliyim. Demek ki Aydınlık işçiler tarafından okunuyor ve köşe yazılarım bazı insanları etkiliyor. Bir yazar için daha büyük mutluluk düşünemiyorum.
Ancak sendika şube başkanının yaklaşımı ve eleştirisi haklı mı? Türkiye’de işçilerin sendikalara üye olmamasının sorumlusu ve suçlusu ben miyim? Sendikaların bazı hatalarını eleştiren başka yazarlar mı?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı her yıl Ocak ve Temmuz aylarında Türkiye’de sendikalara üye işçilerin toplam sayılarını ve sendikalarla konfederasyonlara göre dağılımını yayınlıyor.
Bu yıl Temmuz ayında yayınlanan istatistiklere göre, Türkiye’de iş sözleşmesiyle (hizmet akdiyle) çalışan 13.6 milyon kişi vardı. Bu kişilerin yalnızca 1.6 milyonu sendikalara üyeydi. Sendikalaşma oranı yüzde 11.95 düzeyindeydi.
Sendika üyesi gözüken bu kişilerin epeyce bir bölümü sendika üyesi, ancak sendikaların yetki alamadığı veya hiç ciddi örgütlenme çabasında bulunmadığı işyerlerinde çalışıyor. Bir bölümü de işsiz. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayısına baktığımızda, gerçekten sendikal örgütlülük içinde olan işçilerin sayısının kabaca 1 milyon dolaylarında olduğunu söyleyebiliriz.