Türkiye’nin gündemindeki siyasi görevlerin başında, halkçıların, milliyetçilerin ve bilimsel sosyalizmi benimseyenlerin anti-emperyalist cephede birlikteliğinin en geniş biçimde gerçekleştirilmesi gelmektedir.
Bu birlikteliğin sağlanmasında önemli unsurlardan biri, bilimsel sosyalizmi benimseyenlerin, Sovyetler Birliği’nin ve Stalin’in Türkiye’ye yönelik yanlış politikalarını açıkça eleştirmeleridir. Bu konuda kulaktan dolma bilgilerle, önyargılarla veya hataları örtme içgüdüsüyle hareket edilirse, birliktelik sürecine zarar verilir.
1920 yılından 1980 yılına kadarki dönemde Türkiye Komünist Partisi’nin ve bazı diğer komünist grup, hareket ve partilerin Sovyetler Birliği’ne veya başka bir merkeze bağlı ve bağımlı olarak hareket ettiği gerçeğini de açık yüreklilikle eleştirmek gereklidir.