Türkiye’de kadın örgütlerinin çok büyük bir eksiği var. Kadın
işçilerin sorunlarıyla gerektiği gibi ilgilenmiyorlar.
Cumhuriyet’in kadınlara sağladığı büyük kazanımları, haklı olarak,
savunuyorlar. Ancak bu çaba, milyonlarca kadının ancak küçük bir
bölümünün örgütlenebilmesini sağlıyor. Kadınların maruz kaldığı
şiddete karşı mücadele ediyorlar. Yine haklılar. Ancak bu da
yeterli değil. Bugünün kadını, 20-30 yıl öncesinin kadınından çok
farklı. 20-30 yıl öncesinin kadını ya köyde yaşıyor ve çalışıyordu;
ya da kentte genellikle ev işleriyle sınırlı bir yaşam
sürdürüyordu. Günümüzün kadını ağırlıklı olarak şehirlerde ekmek
kavgasının içinde.
Eğer kadın örgütleri, ekmek kavgasındaki kadının yanında
olmazlarsa, Cumhuriyet’in kazanımlarını korumak ve kadına yönelik
şiddete karşı çıkmakla sınırlı bir kadın mücadelesiyle kitleleri
kucaklayamazlar.
KADINLARIN YAPISINDA YAŞANAN DEĞİŞİM
Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı birçok ülkedekinden
düşük. Bunun öncelikli nedeni, köyden kente göç. Kırsal bölgelerde
kadın üretim sürecine aktif olarak katılır. İşgücü anketlerinde
kadınların çok büyük bölümü, “ücretsiz aile işçisi” olarak
gösterilir. Ancak köyden kente göçle birlikte, yüzyıllardır
üstlendiği ve gerçekleştirdiği tarımsal faaliyetin dışına düşen
kadın, üretimden kopar.
Ancak son yıllarda ücretli olan kadınların sayısında ve oranında
önemli bir artış gerçekleşti. Bunun öncelikli nedeni, tüketim
kalıplarının değişmesi ve ailelerin gelecekte elde etmeyi
umduk...