Bazı işler vardır ki, o işi yapıyor olmaktan gurur duyarsınız. Örneğin, öğretmensiniz. Öğrencilerinizi müşteri değil, geleceğiniz olarak görüyorsunuz. Onların daha iyi ve daha güçlü birer insan olmasına çaba gösteriyorsunuz. Örneğin, hekimsiniz. İnsanların dertlerine çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. Karşınızdaki müşteri değil, sizin yardımınıza muhtaç hasta olarak görüyorsunuz ve onları tedavi etmek için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Bunlar insanı mutlu ve huzurlu kılan işlerdir.
Tabii, başka iş bulamadığından öğretmenlik yapıp öğrencisiyle ilgilenmeyen kişi de, hekimliği bir para kazanma aracı olarak gören de var.
Bazı işler ise hepten kötüdür. Cellatlığı düşünün. Ya da para için ülkesinin aleyhinde casusluk yapanı, düşmana hizmet edeni. Uyuşturucu üretip satanları, kadınları köleleştirip pazarlayanları da aynı gruba dahil edebilirsiniz. Bu işleri yapanların çocuklarını düşünün. Eğer çocuklar bu pisliklere bulaşmamışsa, babalarından utanç duyarlar. Bu kişilerin çocukları olduklarının bilinmesini bile istemezler.
ŞİRKET YÖNETİCİLERİNİN SORUMLULUĞU
Yaşadığımız düzenin adı kapitalizm. Kapitalizmde işçinin çıkarlarıyla işverenin çıkarları genellikle çatışma halindedir. Bu durum kişilerden bağımsızdır. İşveren, ayakta kalabilmek için büyümek zorundadır. Büyüyebilmek için de işçilerin ürettiği değerin bir bölümüne el koyup, bunu sermayesine katmak ister. İşçi de artan ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücret, daha kısa çalışma süreleri, daha fazla iş güvencesi ve iş güvenliği için mücadele etmeye mecburdur.